'Selam' olsun önden gidenlere
Gittikleri ülkeleri vatanları belleyen, karşılarına çıkan farklı renk ve dildeki insanları ayırt etmeksizin kardeşleri bilen sayısız kahraman yaşıyor arz-ı âlemde. Bu kahramanlar yeri geldi gözü yaşlı ana-babasını bıraktı arkasında, yeri geldi kendisinden şefkat bekleyen evladını... Türkiye'den dünyaya uzanan bir barış köprüsü kurmak üzere yola çıkan bu muhacirlerin tek bir gayesi vardı: Gittikleri ülkelere içten bir 'selam' götürmek. O isimsiz kahramanları bir nebze olsun anabilmek, yapılan fedakârlıkları tüm dünyaya anlatabilmek 'Selam' adlı filme nasip oldu. Haritada yerini dahi bilmedikleri ülkelere giderek vatanlarından ayrılan üç öğretmenin öyküsü, tamamen yaşanmış hikâyelerden yola çıkılarak yansıtılıyor beyazperdeye Selam'da.
Yılın iddialı yapımlarından olan Selam, yarın sinemaseverlerle buluşuyor. Yönetmenliğini Levent Demirkale'nin üstlendiği, senaryosunu Necati Şahin'in yazdığı filmin başrollerini; Yunus Emre Yıldırımer, Burçin Abdullah ve Hasan Nihat Sütçü paylaşıyor. Dağıtımını dünyaca ünlü dağıtım şirketi Warner Bros'un yaptığı ve çekimleri Asya, Afrika ve Avrupa'da gerçekleştirilen film, üç kıtada ve dört farklı ülkede çekilen ilk Türk filmi olma özelliğine sahip. Filmin hazırlıkları iki yıl sürmüş. Dört ayda tamamlanan çekimler boyunca 50 kişilik teknik ekip ve 2 ton teknik malzeme Senegal, Afganistan ve Bosna Hersek'e sürekli taşınmış.
Dünyada kimsenin gitmek istemeyeceği, savaşların, açlığın ve fakirliğin yaşandığı ülkelere gözlerini kırpmadan giden fedakâr öğretmenlerin hikâyesini yansıtan Selam, izleyicilere destansı bir anlatı sunuyor. Harun, Zehra ve Adem öğretmen, idealleri uğruna sevdiklerinden, ailelerinden ve yurtlarından ayrılarak üç farklı kıtaya doğru yola çıkar. Adem, hamile eşini geride bırakarak kilometrelerce uzaklıktaki Bosna Hersek'e sıcacık bir selam ve dostluk götürmenin peşine düşer. Zehra da açlık ve susuzluğun pençesinde olan Afganistan'a ulaşarak savaşın gölgesindeki çocuklara yardım eli uzatır. Hizmet aşkıyla yanıp tutuşan Harun ise eski bir sömürge devleti olan Senegal'deki karanlığa ışık olmaya doğru adeta hicret eder. Bu üç fedakâr öğretmen, gittikleri ülkelerde sadece eğitimci değil, aynı zamanda anne, baba, dost ve arkadaş olabilmek için ellerinden geleni yapar. Milyonları etrafında toplayan bir idealin minyatürü olan öğretmenlerin hikâyesi, ulaştıkları coğrafyalarda solmayan birer hatıra olur.
Selam'ı konuştuğumuz yönetmen Levent Demirkale, Necati Şahin'in kaleme aldığı senaryoyu ilk okuduğunda çok etkilenmiş. Üç kıtada dört farklı ülkede yaptıkları çekimler esnasında oldukça duygusal anlar yaşamış. Projeyi, en yalın ifadeyle 'iyi insanların filmi' olarak adlandıran Demirkale, Senegal, Bosna ve Afganistan'da Türk denince akan suların durduğunu, yerel halktan ciddi yardımlar gördüklerini paylaşıyor bizimle. Hizmete giden öğretmenler arasında görev başında hayatını kaybedenler olduğunu belirtirken, film yapma fikrinin de buradan doğduğunu anlatıyor: "Biz Selam filmini çeken ekip olarak o ülkelere gittik, o insanlarla tanıştık, onlarla çalıştık. İnançlarına, sabırlarına ve iyiliklerine hayran kaldık. Filmde onların da çok var emeği. Hepsinin ellerine sağlık."
Yanlarında samimiyet ve Allah'ın selamından başka bir şey götürmeyen, Anadolu'dan çıkıp dünyanın dört bir yanına hicret eden fedakâr öğretmenlerin hikâyesini izliyorsunuz Selam'da. Bu iftihar tablosunu hakkıyla ve tam manasıyla aktarmak çok zor tabii ki. Fakat yapım her şeye rağmen bu yolda atılmış önemli bir adım, tıpkı Fethullah Gülen Hocaefendi'nin söylediği gibi: "Bir gül resminde koca bir gülistanı ve çiçek bahçesini, hem de her bir gül ve çiçeği özel deseni, farklı şivesi ve çarpıcı edâsıyla anlatmak tabii ki mümkün değil. Fakat çağın bu destan hadisesini sinema diliyle de anlatma gayreti başlı başına takdire şayan bir teşebbüs."
- tarihinde hazırlandı.