İradesizlik kuşatmış dört bir yanımı

İradesizlik kuşatmış dört bir yanımıı

Çevremizdekilere "İradesizlik nedir?" diye soruyoruz. Kimisi, "Gece yarısı çikolata yiyip diyeti bozmaktır." diyor, kimisi "Borca battığın halde kredi kartının limitlerini zorlayıp alışveriş yapmaktır." şeklinde cevap veriyor. "Tembelliğe 'dur' diyememek, kötü alışkanlıklardan vazgeçememek, yüzündeki sivilcelere rağmen çekirdek yemeye devam etmek..." cevapları da peşi sıra sökün ediyor. Görüldüğü üzere irade deyince akla günlük hayatın meşgaleleri geliyor. Ancak bu kavram, manevî yaşantımız itibarıyla de bizi kuşatmış durumda. Kalkamadığımız sabah namazlarını bir düşünelim mesela. Defalarca alarm çalıyor, sıcacık yataktan kalkmak zor geldiğinden alarmı kapatıyoruz. Evden biri "Hadi namaza." diye sesleniyor, sesi duymamak için yastığın altına sığınıyoruz. 'Allahu Ekber' nidası odamızda ve kulaklarımızda yankılanıyor, "Birazdan kalkarım." diyerek uykunun derinliklerine salıveriyoruz kendimizi. Kulları saptırmaya and içmiş şeytan rahat durur mu? Adeta bizimle yaka paça oluyor ve düğüm üstüne düğüm atıyor ense kökümüze. Nitekim Hz. Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Allah Resûlü "Biriniz uyuduğu zaman şeytan onun ense köküne üç düğüm atar. Her bir düğümü attığı yere, 'Gecen uzun olsun, yat, uyu!' diye eliyle vurur. Şayet o kimse uyanarak Allah'ı anarsa, düğümlerden biri çözülür. Abdest alırsa, bir düğüm daha çözülür. Bir de namaz kılarsa, şeytanın attığı bütün düğümler çözülür ve böylece neşeli ve huzurlu bir şekilde sabahlar. Allah'ı anmaz, abdest alıp namaz kılmazsa uyuşuk ve tembel bir halde sabahlar." buyuruyor. Şeytanın türlü oyunlarından kurtulup kendimizi secdede bulabiliyorsak ne âlâ. Zira mümine, "Sabah namazını kılan kimse Allah'ın himayesindedir." hadisine mazhar olmak yakışıyor. Konumuz sabah namazının önemini anlatmak değil elbette. Namaza kalkabilmek için gösterdiğimiz irade veya iradesizlik!

İradesinin şuurunda olmayan fert, hareketlerinde kararsız, düşüncelerinde şaşkınlık içinde olur değil mi? Onun bu şaşkınlıktan kurtulması ise iradesiyle bütünleşmesine bağlı.

Konuyu istişare etmek üzere kapısını çaldığımız Adıyaman Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esma Sayın, iradeyi tanımlayarak söze başlıyor. O, bu kavramı "Nefsin isteklerini aşma, bedenin arzularına başkaldırma, Hakk'ın rızasını kendi isteklerine tercih etme, 'İş ve davranışlarında sırf O'nu ister ve dilerler.' (Enam 6/52) hakikatine uygun davranma" şeklinde tarif ediyor. Hemen akabinde iradeyi araba kullanmaya benzetiyor. Sayın'a göre ani bir fren yapıp manevî yaşantımızı durdurmamız da mümkün, gaza basıp kurbiyet yokuşlarını hızla tırmanmamız da. Bu pedalları kontrollü bir şekilde çevirip çevirmemek ise irademize bağlı. Güvenli bir sürüş veya feci kazalar! Tercih bizim. Esma Sayın, iradenin gücünü nazara vermek için Maide Sûresi'nin 16. ayetine işaret ediyor: "Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru yola iletir."

İnsan olmanın şiarı: İrade

Sınırlı dahi olsa insanın iradesi, Cenab-ı Hakk'ın sonsuz iradesinden yeryüzünün en güzide varlığına aksetmiş İlahî bir armağan değil mi? Bu armağanı şifreli bir anahtar gibi kullanabilenler, en muğlak meseleleri çözmeye, en karanlık noktaları aydınlatmaya, en muhkem görünen kapıları açmaya ve hazinelerin en kıymetlisini elde etmeye muktedir olabilirler. Nitekim Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 'İrade' başlıklı yazısında belirttiği üzere insanoğlunun, kalbî hayatını koruyup kollaması, çevresini saran binbir musibete karşı mukavemeti ve şehevanî arzularını aşarak insanlığını idrak etmesi iradenin dil ve duasına bağlı. Azim ve iradesiyle, Rahmeti Sonsuz'la münasebete geçen insan, O'nun kuvvetine dayanmış, himayesine girmiş ve nefsanîliğin gayyâlarına yuvarlanmaktan kurtulmuş olur. Evet, her var oluş ve yükseliş iradenin kanatlarına bağlı olduğu gibi her yıkılış ve tükeniş de o kanatların kırılmasıyla alâkalı.

Burada irade kahramanı Muhammed ibn Süleyman ismindeki talebenin ibret yüklü hikâyesi geliyor akla. Genç talebe gece yarısı, mum ışığında ders çalışmaktaydı. Derse daldığı esnada kapı çaldı. Talebe merakla kapıyı açtı. Karşısında genç ve güzel bir kız durmaktaydı. Karşısındaki misafir, yolunu kaybettiğini, etrafta başka bir ışık göremediği için onun kapısını çalmaya mecbur kaldığını anlattı. Genç talebe misafirini geri çevirip gece karanlığına terk edemeyeceği için çaresizce içeri aldı. Ona oturup dinlenebileceği bir köşe gösterdikten sonra da sabaha kadar dersine çalışmaya devam etti. Gizli-saklı nazarlarla onu seyreden kız, genç talebenin haline oldukça şaşırdı. Genç, arada bir parmağını, önünde yanan mumun alevine tutmakta ve bir müddet öylece bekledikten sonra geri çekmekteydi. Bu hal üzere sabah olmuştu. Gün ışıdıktan sonra genç kız oradan ayrılıp evine döndü. Halkın yardımıyla yolunu bularak ulaştığı ev, Osmanlı vezirlerinden birinin sarayıydı ve genç kız da vezirin kızıydı. Saray halkı, ona geceyi nerede ve nasıl geçirdiğini merakla sordu; çünkü bütün gece onu aramış ama bir türlü bulamamışlardı. Genç kız, başından geçenleri, gördüklerini ve özellikle de kendisini misafir eden öğrencinin tuhaf hâlini anlattı soranlara. Bunun üzerine vezir, kızına yardım eden o genci sarayına davet etti ve ona niçin elini yaktığını sordu. Genç talebe ibret yüklü bir cevap verdi: "Ders çalışırken nefsim beni başka işlere davet ediyordu. Ben de parmağımı aleve tutarak, nefsime cehennem azabını hatırlatıyordum."

Mumun aleviyle nefsini terbiye eden genç talebenin gösterdiği irade, hepimize ders olacak nitelikte. Zira irade, Bediüzzaman Said Nursî'nin ifade ettiği gibi bir meyelan (eğilim) veya meyelandaki tasarruftur. İrade ile imtihan da yine irade ile kazanılır. Dolayısıyla iradenin devamlı güçlendirilmesi gerekir. Bunun için de dua ve istiğfar en önemli iki faktör. Üstad Hazretleri de "İstiğfar meyelan-ı şerrin kökünü keser, dua meyelan-ı hayra kuvvet verir." diyerek bu hakikate parmak basar.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.