Sinsi Şeytan
Şeytanın insana sızması sessizdir. O gelirken ben geliyorum diyerek gelmez. Ama az dikkat etsek, ferdî, ailevî ve içtimaî hayatımızın bütün koridorlarında onun ve avanelerinin ayak izlerini görebiliriz. Onun içindir ki, Kur'an-ı Kerim, bize çeşitli vesilelerle şeytanı izlemeden kaçınmamızı ihtar eder. Kur'an'ın kullandığı ifadeler aynı zamanda şeytanın her yerde dolaşabildiğini de vurgular. Mesela bir ayette şöyle buyurur:
"Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helal ve temiz şeylerden yiyin.. ve sakın şeytanın arkasına düşmeyin! Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. O size daima kötülük ve çirkin iş yapmanızı, Allah katında bilmediğiniz şeyler söylemenizi emreder." (Bakara, 2/168-169)
Bu Ayetler tahlil edildiğinde bize şu mesajların verildiğini görürüz: Ey insanlar! Helal ve hoş olan şeylerden yiyin, istifade edin. Ama, sakın tüketimde ifrat veya tefrite düşmeyin. Yani israf ve tebzirle şeytanın arkasına düşüp adım adım onu takip etmeyiniz. Evet, helal malları kullanırken dahi, hududu aşıp israfa girmeyin ve hele Cenab-ı Hakk'ın haram dediği sınıra sakın ve sakın yaklaşmayın.. ve tabii faize bulaşmayın, rüşveti yanınıza yanaştırmayın. Unutmayın ki, eğer vücudunuzda haramdan meydana gelmiş bir parça varsa onu ancak cehennem temizler. Ayrıca, tefrite düşerek helâlleri da haram saymayın ki, bu, şeytanı izlemek demektir. O halde siz sakın şeytana uyup onun izinde yürümeyin. Ve hele sakın onun izinde olduğunuzu iftihar vesilesi saymayın. Şu kâfir, bu mülhitle beraberliğe düşmeyin. Şimdiye kadar niceleri onun oyununa geldi ve neticede de helâk olup gittiler. Zaten şeytana uyanlar her zaman helak olmaya mahkumdurlar.
Onun için "Ey Mü'minler! Topluca silme (İslam'a) girin ve sakın şeytanın adımlarına tabi olmayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır." (Bakara, 2/208)
O ki, size her zaman fuhşu ve Allah'ın çirkin gördüğü diğer şeyleri emreder.. emreder ve sizden onları yapmanızı ister. Bir de o size Allah hakkında uygunsuz sözler söylemenizi telkin eder. Bu manada onu dinlemek ve hele onu adım adım izlemek bir küfürdür. Küfür ise ebedi helak demektir. İşte şeytanın dostluğu ve bu dostluğun kötü akibeti! Kur'an, ahirette insanlara şöyle deneceğini hatırlatır:
"Ey Adem oğulları! Size 'şeytana tapmayın çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır' demedim mi? Ve 'bana kulluk yapın, doğru yol budur' demedim mi? Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?" (Yasin, 36/60-62)
Yani Allah, sizden vicdanlarınızı şahit tutarak söz aldı. Siz de, ondan başkasına kul olmayacağınıza dair ona söz verdiniz; verdiniz ama, sözünüzde durmadınız ve şeytana kul-köle oldunuz. Adım adım onu takip ettiniz. Şimdi, bütün bu yanlışlıkların sebebiyet verdiği akıbeti görünüz ve hasret içinde kalınız.! Yoksa, şeytanın size yardım edeceğini mi zannediyorsunuz? Hayır, yanılıyorsunuz. İşte Kur'an'ın ifadesiyle onun size diyeceği şeyler; "İş bitirildikten (hüküm verildikten) sonra şeytan onlara şöyle dedi: Allah size gerçek vadetti, ben de size vadettim ama ben sözümden caydım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (küfür ve isyana) davet ettim. Siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Ben, önceden beni (Allah'a) ortak koşmanızı da zaten reddetmiştim. Şüphesiz zalimler için acı bir azap vardır." (İbrahim, 14/22)
Şimdi mühim olan, bu akıbeti dünyada iken görmektir. Yoksa ötede nedamet fayda vermeyecektir. Çünkü o gün herkes kendi başının çaresine düşecek ve kimsenin kimseye hiç bir faydası olmayacaktır. Dudaklardan "Nefsî, nefsî" dökülecektir ama, neye yarar ki.! Bir kere şeytana uyuldu. O şeytan dünyada iken Ahirette olacakları inkar etmiş ve dostlarına da inkar ettirmişti. Zaten inkar, şeytanın değişmeyen karakteridir.
- tarihinde hazırlandı.