Fark Konusunda İleri Sürülen Görüşler
Fark konusunda bir kesim, hep ifrat içinde olmuş ve inhiraftan inhirafa sürüklenip durmuştur. Bunlara göre herkes -hâşâ- kendi fiilinin hâlıkı ve insan irâdesi de "bilâ kayd u şart" tam bir müessirdir. İkinciler ise, Hakk'ın sonsuz meşiet ve irâdesi karşısındaki meyelân ve meyelândaki tasarruf hakkını görmezden gelerek tefrite düşmüş ve insanı, kendine hakk-ı tercih tanımayan kâhir bir irâde karşısında, rüzgârlarla savrulan yapraklar gibi tahayyül etmişlerdir. Üçüncüler ise, Hakk'ın kazâ ve kaderindeki esrârı kavrama mazhariyetiyle, her şeyin, Allah'ın kudret ve meşietiyle meydana gelmesini kabulün yanında, insanın şöyle-böyle eğilim ve temâyüllerinin de genel programda hesaba katıldığına inanmış ve bir taraftan sürekli hayır meyillerini dualarla beslerken, diğer yandan da şer eğilimlerine karşı istiğfarla mücadele vermişlerdir.
Birinciler, pek çoğu itibarıyla esbâb-perest ve tabiat-perest kimselerdir ki, gözleriyle görüp duygularıyla hissettiklerinin dışındaki şeylere hemen hemen hiç inanmazlar.
İkinciler, hâl ve zevklerine yenik düşerek, kendi irâdelerini tamamen nefy ile kendilerini âdeta câmidler gibi farzedip her halleriyle tam bir cebrîlik sergilerler.
Üçüncüler ise, her şeyde Hakk'ın hikmet ve hakimiyetini, halk ve tedbirini görmenin yanında, imanî bir şuur ve vicdanî bir seziyle kendilerine, zatî değeri olmayan bir meyelânın verildiğine inanır ve "ben yaptım", "ben ettim" derken ne dediklerinin, ne yaptıklarının farkındadırlar. Hem öyle farkındadırlar ki, hiçbir zevk, hiçbir hâl, hiçbir istiğrak onların bu kabulünü değiştiremez.
- tarihinde hazırlandı.