Diyalog kapısını kapatmama
Bugün Allah’ın inayetiyle bu milleti oluşturan fertler, gruplar, cemaatler arasında çok tatlı bir diyalog başlamıştır. Bence bu diyalogu sürdürmek, hatta ilerlemesini sağlamak lazımdır. Bakın etrafınıza, dünyada takdir ettiğiniz, saygı duyduğunuz birçok insan var. Ve o insanlar dinsizliklerinde bizim içimizde dini kabul etmeyenlerden dinsizlik noktasında çok daha ileridir. O zaman niçin dışarıda olanlara karşı gösterdiğimiz müsamahayı içimizdekilere karşı göstermiyoruz? Veya daha doğru bir tabirle, göstermeyeceğiz? Kaldı ki bu insanlar, 50 60 yıldan beri belli bir düşünceye kilitli kalmışlar. Devekuşu gibi başlarını kuma sokup etraflarını araştırma ihtiyacı bile hissetmemiş, arkasından gidip benimsediği görüşü “en doğru” diye nitelendirmişler. Hele içlerinde bazıları hasbelkader lider konumunda bulunmuş ve bu düşüncelerle halkın karşısına çıkmış, kitleleri yönlendirmişler. Şimdi dünyada gerçekleşen değişim rüzgârlarının ardından bu insanların, “sâbite” hâline gelmiş fikirlerinden birdenbire vazgeçmeleri, aldattıkları yığınların karşısına çıkıp özür dilemeleri elbette mümkün değildir. Bu, beşer tabiatına terstir. Onun için bu insanların mesela, “Allah, Peygamber...” demeleri bile bir merhale ve aşama olarak görülmelidir.
Evet, bizim dinamiklerimizden, bu dinamiklerin Allah tarafından teyit görüp istikbal vaad ettiğinden hiç şüphemiz yok. Zaten hiçbir zaman da olmadı. Yeter ki bu dinamikler temsilcileri tarafından arızasız ve kusursuz olarak temsil edilebilsin.
İşte içinde yaşadığımız zaman ve mekân diliminde bu diyalog imkânını Allah lütuf ve ihsan etmiştir. Öyleyse onu iradî olarak kapatmaya hakkımız yoktur.
- tarihinde hazırlandı.