Tahrip Edilen Değerlerimiz
Vaktiyle hep ötelere yönelip semâvîlik arayan başlar, dualarla göklere doğru kaldırılan eller ve O'ndan başkasına karşı, almak için değil vermek için yaratıldığına inanan gönüller, şunun-bunun kapısında zilletle dilenen sergerdanlar haline geldiler. Bir zamanlar atalarımızın, sonsuza yürüme rampaları sayılan mâbed, rûhânîliği çarmıha gerilerek, Allah'a açık şeffafiyeti merasimlerle karartılarak, mânâ ve muhtevası şekle kurban edilerek pek çok mezar-ı müteharrikin uğradığı bir güzergaha dönüştürüldü. Varlığın bir kitap gibi yorumlandığı, bir meşher gibi temâşâ edildiği ve bir laboratuar gibi her şeyin kurcalandığı mektep, kapkaranlık dogmaların tutsağı ve küflü şablonların kafalara yerleştirildiği bir izbeye döndürüldü.. eşya hor görüldü.. tabiat yanlış yorumlandı.. ekolojik denge bozuldu.. ve dünya yaşanmaz bir cehenneme çevrildi. Mâbetle beslenemeyen, mekteple aydınlanamayan ve kâinatla içli-dışlı olamayan ve dolayısıyla da gönle ümitler yağdıracak ufukları bulamayan nesiller, kendilerini değişik çılgınlıklara salarak hezeyanda ve yakıp-yıkmada teselli aramaya başladılar. Evet, pek çoğu itibarıyla günümüzün nesilleri, bütün bütün ebedîliği temâşâ etme istidât ve kabiliyetini kaybetmiş gibi ufuksuz, idealsiz, mâzisiz ve geleceksiz, dar bir zaman dilimine sıkışmışlığın hırçınlığını yaşamakta.
- tarihinde hazırlandı.
