Tasavvufta Hürriyet
Tasavvufta hürriyet; insanın Allah’tan gayri hiçbir şey ve hiçbir kimsenin boyunduruğu altına girmemesi, hiçbir şeye serfürû etmemesi mânâsına hamledilmiştir ki, riyâzetin en önemli meyvelerinden biri sayılır.. ve kalbin Hakk’ı gösteren bir mir’ât-ı mücellâ haline gelmesinin de en açık emâresidir.. bin riyâzet veya inâyetle bu noktaya ulaşmış Hakk yolcusu, kalben, topyekün varlık ve eşya ile alâkasını keser; hürriyet semâlarında pervâz eden hülyâları, hürriyet iştiyâkıyla şahlanan gönlü, hürriyet mırıldanan duyguları ve egosunu saran kayıtları bir bir kırmış benliğiyle, biricik mihrabına yönelir ve Hz. Hâris felsefesiyle, düşünce dantelasını ötelere ait atkılar üzerinde örgüler durur.
Evet, gerçek hürriyet ancak, insanın dünyevî endişelerden, mal-menal gibi gâilelerden kalben sıyrılıp, âlem-i halka ait bütün husûsiyetleri ve âlem-i emre ait bütün derinlikleriyle Hakk’a yönelmesi sayesinde gerçekleşebilir. Büyükler bu düşünceyi ifade için:
- Evlat, kölelik bağını çöz ve âzâd ol; daha ne kadar zaman altın ve gümüşün esiri olarak kalacaksın?" demişlerdir ki, Hz. Cüneyd’e hürriyeti soranlara: "Cenâb-ı Hakk’a bağlılıktan başka bütün kayıtlardan kurtulduğun zaman gerçek hürriyeti tatmış olursun" şeklindeki cevabı da aynı gerçeğin bir başka şekildeki ifadesinden ibarettir.
- tarihinde hazırlandı.