Sâlikin Dikkat Edeceği Hususlar
Sâlik, hemen her menzilde Allah'a karşı derin bir alâka duyma, O'na muhabbet ve aşk u şevkle yönelmenin yanında her zaman temkin peşinde olmalı; insan, kâinât ve bütün eşyâyı O'ndan bilmeli; Kadîm olanla muhdesi (sonradan olmuş) birbirine karıştırmamalı; âbid-Mâbûd vahdeti, Hâlık-mahlûk ayniyeti mülâhazalarını, sevip perestiş ettiği Zât'a karşı saygısızlık ve kendi hesabına da bir sapıklık saymalı, hep temkinle oturup kalkmaya çalışmalı ve sürekli mehâfet ve mehâbet soluklamalıdır.
Bazı ârifîn, sübuhât-ı vech veya envâr-ı Zât'ın tecelli ufkunu ve böyle bir tecelliye mazhariyet neticesinde kalbde hasıl olan ıstılâm hâlini seyr u sülûk-i rûhânîde zirveler üstü zirve kabul etmişlerdir. Tavârık, bevâdî, tavâli', levâmi', levâih... gibi tecelliler ise -bunların hepsi aynı mânâya gelir- sâlikin durumu açısından mebde'den müntehâya doğru yükseldikçe değişen, aynı mânâdaki teşvik sürprizlerinin unvanlarıdır; daha çok da tefekkür, tezekkür, tedebbür yolcularına âfâkî ve enfüsî deliller yoluyla ifâza edilen lem'alardır ve yoldakilere de birer teşvik primi mahiyetindedirler. Bunlarla yol doğru görülür, yürüme iştiyakı artar, hedef sezilir; ama, Hazreti Matlûb, Hazreti Maksûd vicdanen tam bilinemez. Bu bilinme kemmiyet, keyfiyet ölçüsünde bir bilinme değildir; zira Zât-ı Bârî nâkâbil-i idraktir ve tariflere girmeme mânâsında da müteâldir. Bir hak dostu:
"Tarife gelir mi hiç Mevlâ
Tarife gitmemektir evlâ."
der ki, Sünnî düşüncede esas olan işte budur.
- tarihinde hazırlandı.