İsrail Konsolosu'nu Hedef Gösteren Gazete?..

"Yahudi Konsolos 3 kurşunla şakağından vurularak öldürüldü!..

"İsrail Konsolosu Efraim Elron'un ölü olarak bulunduğu 5.30'dan 10-12 saat önce öldürülmüş olduğu tahmin ediliyor."

*

Danıştay'a yönelik silahlı saldırının kilit ismi, "bir eski yüzbaşı".

Tevafuk; bugün üzerinde duracağım cinayette de, "tetikçi olarak" bir "yüzbaşı" var.

Buyurun:

Binbaşı İbrahim Keskin, hem rütbece hem de yaşça "Devrim Konseyi" içindeki en genç subaydı. Bu nedenle alt rütbelerle ilişkiyi o sağlıyordu. Keskin, Harp Okulu'ndan 1957 çıkışlıydı. Dönemin en genç binbaşısıydı. Ama yüksek mühendis olduğu için dört yıllık bir kıdemi vardı. Aynı dönemde hem ODTÜ'de hem de Sakarya Mühendislik Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Bu sayede gençlikle ilişki kurması daha rahat oluyordu.

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ile ilişkiler "Binbaşı Keskin üzerinden" sağlanıyordu. Binbaşı Keskin, Hava Yüzbaşı Orhan Savaşçı, üsteğmenler Mustafa Şahin ve Tayfun Orçun ile Ankara'nın Küçükesat semtinde bir toplantıda bir araya geldi. THKP-C ile "işbirliğinin" temelleri bu ilk toplantıda atıldı.

Yüzbaşı Devrede!..

İstihbarat Yüzbaşı İlyas Aydın, Hava Yüzbaşı Orhan Savasçı'nın sınıf arkadaşı idi. Lâkabı "Paşa İlyas"tı. Kavgacıydı. Çok içki içerdi. THKP-C'nin bir diğer üyesi de Hava Yüzbaşı Güner Durlanık'tı. O da deli doluydu. O nedenle Yüzbaşı İlyas Aydın ile iyi arkadaştılar.

Bu iki yakın arkadaş, THKP-C'ye girdikten kısa bir süre sonra, "haberalma servisi"nden "bizde çalışın" teklifini aldılar. Bu teklifi hemen kabul etmediler. THKP-C'nin "askeri kanat sorumlusu" Hava Yüzbaşı Orhan Savaşçı'ya durumu aktardılar. Savaşçı, meseleyi hiç tartışmadı. THKP-C içinden bazılarının "haberalma servisi"ne girmesini bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirdi.

"Haberalma servisi"ne yalnızca Yüzbaşı İlyas Aydın girdi. İddiaya göre; Hava Yüzbaşı Durlanık'ın evli olması, özellikle de sinirli tavırları ve sinirlendiğinde gizli saklı kalmaksızın her şeyi ortaya dökmesi, "haberalma servisi"ne girişini engelledi.

Ve Cinayet!..

Bir gün...

İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom, THKP-C'nin İstanbul Tim'i tarafından kaçırıldı. Daha sonra da öldürüldü. Yüzbaşı İlyas Aydın, bu olaydan bir süre sonra yurtdışına kaçtı. Bir daha da kendisinden haber alınamadı. Mahir Çayan mahkemede, "Elrom'u, Yüzbaşı İlyas Aydın öldürdü" dedi.

Devlet, Elrom'un öldürüleceğini önceden biliyordu. Suphi Karaman'a, Elrom'un kaçırılmasından önce "devletin önemli kademelerinde bulunan bir arkadaşı" şu bilgiyi vermişti:

"Büyük bir olay olacak, tüm Türkiye'de operasyonlar başlayacak!.."

Karaman, bu bilgiyi "tabii senatör" arkadaşlarına aktardı. Ancak hiçbiri Karaman'a inanmak istemedi. Onu her dinleyen, "Olmaz, bu bir komplo teorisidir" dedi. Karaman'ın verdiği bilgi, Elrom'un kaçırılıp öldürülmesinden sonra doğrulandı. Bu "provokatif" olayın ardından, "Fırtına-1 Operasyonu" başlatıldı.

Eski Başbakan Yardımcılarından Sadi Koçaş, 12 Mart anılan isimli kitabında, "Devletin, İsrail Konsolosu Elrom'un öldürüleceğini bildiğini" söylüyor:

"Müsteşar ile konuştuktan sonra, İçişleri Bakanı'na baktım; gülüyordu. O sırada İçişleri Bakanı hiç bilmediğim bir başka konuyu açıkladı: Bakan, 10-15 gün evvel, Konsolos'un kaçırılması ihtimali tespit edildi. Emir vermiş olmamıza rağmen, nasıl önlenemez bu iş anlamıyorum' deyince. 'Ne diyorsunuz, Sayın Bakan siz biliyor muydunuz bunu' diye şaşırıp sordum, 'maalesef evet' dedi."

*

Evet...

Aydınlık'tan Hikmet Çiçek. İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'un "birtakım operasyonların başlatılması için" öldürüldüğünü...

Ve bu işi yapmak üzere...

Bir "eski yüzbaşı"nın "kullanıldığını" belirtiyor...

Danıştay saldırısında da "kilit isim" olarak bir "eski yüzbaşı" var.

O zaman bu olay bir "darbe dönemine" denk gelmiş!..

Bu da, "vatanı tehlikelerden kurtarmak üzere" tertiplenen bir cinayetmiş!..

*

Ve bugün...

Danıştay'daki menfur saldırının ardından ortaya çıkanlara bakıyoruz...

Bu da taşeronları "sözde vatansever" olan bir eylem!..

Bu da kirli tezgâh!..

Birçok yönden benzerlik arz eden iki tezgah arasında çok önemli bir fark var:

O dönemde, gündemi saptırmak, gerçek failleri gizlemek için üzerine gidebilecekleri, "hedef haline getirebilecekleri! bir gazete yokmuş!..

Ama, "tezgah" yine varmış!..

Bu "yapı"da "tezgâh" hep olmuş...

Zira... bu yapı "tezgâh üzerine" kurulmuş!..

Ailecek Fethullahçı!..

Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin başındaki, "Danıştay'daki katil, ailecek Fethullahçı'dır" demiş!..

Bu cinayetle Gülen ve müritlerine "yol açmanın" hedeflendiğini öne sürmüş... Saçmalık!..

Tamaaam!

Gülen Hocaefendi için, "vatana dönüş yolu" lehteki bir mahkeme kararıyla açılmıştı, değil mi?..

"Sözde vatanseverler", bu cinayetle birkaç hedefi vurmak istiyorlardı ya... Onlardan biri de Hocaefendi'nin dönüşünü engellemek mi acaba?..

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.