Yerel İslamofobia Pompalaması: Gülen Fobia
Basınımızda ki bir kısım kalem erbabının, konu Fethullah Gülen ve düşünceleri etrafında şekillenen gönüllüler hareketi olunca, bir garip havaya büründükleri hepimizin malumu.
En ılımlı ifadesi ile genellikle ikircikli ve kaçamak olan bu dil, çoğu zaman suçlayıcı, itham edici ve ötekileştirici.
Ayrıca eksik, yanlış, manipülatif ve ezber bilgilerle dolu.
Bilgilerin ekserisi de ikinci, üçüncü yanlış ağızlardan ve gazete haberlerinden.
"Fethullah Hoca 1989'da, İzmir'de yaptığı bir konuşmada, üniversiteye girmek için eylem yapan başörtülü kızlara 'anarşist' diyordu" da olduğu gibi.
Nerde yazıyor ve kim söylemiş?
Sözü bağlamından koparıp bu hale sokmaya gazetecilik ve yazarlık deniyor bu günlerde.
Toplumun çok büyük bir kesiminin (içinde olsun olmasın) gözü önünde, hayatın tam ortasında faaliyetleri ile nerde ise herkesle ve her kesimle bir temas noktası kuran, birbirinden farklı okul, dersane, iş adamı dernekleri vb yapılarda ki kurumların bilinmeyeni yok.
Girilmeyeni hatta "yasak bölgesi"de yok.
İsteyen herkese açık.
Hal bu iken vatan sathının her köşesinde ve yeryüzünün yüzlerce noktasında varlık gösteren bir hareketi, tabiatı icabı kapalı, yasak bölgeleri fazla olan kurumlarla kıyaslamak ve kıyaslarken de karşı karşıya getirmeye çalışmak mertlik değil.
Gönüllüler hareketinin kurumları yeraltı kurumları değil.
Kanunlarla denetlenen ve 28 Şubat gibi dönemlerde bile alnının akı ile hesabını verebilen kurumlar bunlar.
Nerde ise 10 senesi (bu günlerde nasıl olduğu bir bir ortaya çıkan karanlık ilişkiler ağında,medya destekli kaset furyası ile başlayıp) yargı sürecinde aklanma ile noktalanan Gülen ve düşüncesi anlaşılmayı ve de esaslı bir özrü bekliyor.
Ayrıca yurt dışında Rusya'dan ABD'ye oradan Japonya'ya hatta Avustralya'ya kadar bir çok akademik çalışmanın konusu olmuş, üniversitelerin araştırma sahası içinde ele alınan, bir fikir ve aksiyon felsefesine bigâne kalmak tamda bize ait bir gariplik.
Dünya üzerinde bilhassa batı ülkelerinde arzu edilen seviyede olmasa da, 11 Eylül ile başlayan İslamofobia adlı sürek avına dur diyebilen yürekli sesler çıktı.
Fakat bu ülkede hala Gülen ve hareket üzerine konuşabilmek ve özelde bilimsel araştırma yapabilmek bir cesaret işi.
Bu garipliğin adını koymak gerekir ise…
Küresel sistemin icadı İslamofobianın bence bu topraklarda ki izdüşümü, mertçe ifade edilmese de Gülenfobia.
Gülen üzerinden bir fobia çıkarma gayreti, kelimelerin ruhuna bile ne kadar aykırı.
O yüzden bu fobia zorlamasına gülmekten başkaca çare kalmıyor.
Ayrıca hem Gülen hem de hareket,"onlarda kapalı kutu" denilerek, bir nevi anti demokrat uygulamalarına mazeret giydirilmeye çalışılanların anlamamızı istediği gibi bir tehlike değil.
Ülkede ki mevcut bütün anti demokrat eylem ve söylemelerin bir bir ortaya çıkma sebebi olarak ilan edilen "fetokulli" ifadesi, her şeyde olduğu gibi zorlama ve haksız aynı zamanda namertçe bir söylem.
Bir hasıraltı etme operasyonu.
Ayrıca hareketin her yerde olmasının neden rahatsızlık verdiğini kimse net ifade etmiyor.
Biraz dinleyebilen ve kendi insanının içindeki cevhere güvenebilen herkesin kabul etmekte hiç mi hiç zorlanmayacağı cevapları mevcut bu hareketin.
Yeter ki sormasını bilinsin?
Zira eskiler soru sormanın bile bir sanat olduğunu ve öğrenmenin yolunun soru sorabilmekten geçtiğini ifade ederlerdi.
Ayrıca biraz inanç temelli terminoloji ve hakikatlere mesafeli durulmasın.
O zaman anlamak çok kolay olabilir aslında.
Şunu da sormak lazım değil mi?
Son zamanlarda onca bilgi kirletilmesine rağmen, dolaylı ya da direk olarak hareket kapsamında ele alınan söylem ve faaliyetlerin tamamı, toplumsal dokunun daha demokratik, daha şeffaf ve daha uyumlu olması adına değil mi?
Nitekim bunu bir şekilde bu faaliyetler ile temas eden yerli yabancı herkes dile getiriyor.
Malum kesimlerin yazar Mahmut Övür'e son dönemde yazdıkları nedeni ile ateş püskürmesi ve de eski defterleri manipüle ederek karıştırması bundan olsa gerek.
Eline kalemi alanın hareketi bir çırpıda küresel güçlerin yedeklemesi bir çerçeveye yerleştirme çabası, fazlası ile kötü niyetli olmasa bile cehalet kokuyor.
Halk arasında ki tabirle en azından "kedinin uzanamadığı ete mındar" demesi misali bir durum söz konusu gibi ortada.
Bu kadar mı aciz ve ufuksuzdur bu ülkenin insanı?
Daha dün 30 Milyar dolarda olan dış ticaret hacmini 100 milyar dolarların üstüne çıkaran bu ülkenin işadamı ve tüccarı değil mi?
Şayet tek tük de olsa dünya çapında yetiştirdiğimiz bir nevi "imalat hatası" insanlarımız var ise, neden mahir bir ustanın eli ve Allah'ın (cc) lütfu ile dünya çapında bir insanlık ümidi bu topraklardan ortaya çıkmasın.
Öncelikle "bidon kafalı" veya "göbeğini kaşıyan adam" yakıştırmalı yaklaşımlardan uzak bir bakışla, şu ülkede ki dinamizme bakılsa eminim çok farklı tablolar görülecek.
Çanakkale'yi, Kurtuluş mücadelesini veren bu toprakların nesillerinden, neden daha farklı bir alanda var olma, hatta insanlığa ümit olma gayreti ortaya çıkmasın.
Gülen hareketi çerçevesinde ortaya konan, yüzlerce ülkede binlerce samimiyet, insanlık, kahramanlık ve fazilet tablosunu ortaya çıkaran herhalde ABD'nin Irak ta ortaya koyduğu ruh değildir.
Bu ruh bize ve bu topraklara aittir.
Şimdi bu hareketin tamamen yerli ve başka güç kaynaklarından bağımsız olduğunu anlatmak için tek tek, ülke ülke ABD'nin bu ülkeler ile ilişkilerini mi sorgulayacağız.
Şayet ABD bu dünyanın jandarmalığına soyunmuşsa, ABD'nin etkisi olan her ülkede Amerika adına olmak,ABD etkisi olmayan yerlerde var ise yine "Amerika adına olmak"la itham edilmek gibi bir ikilem içinde olmaktan başka alan bırakılmıyor.
ABD o kadar becerikli de neden girdiği her yerde bataklığa saplanıp kalıyor?
Açıkça konuşmak gerekir ise Ergenekon davası meselesinde başta olmak üzere, Gülen ve düşüncelerinden etkilenen insanları hiç de adil olmayan bir şekilde iki taraflı olumsuz terazinin diğer kefesine koyup, zan altında bırakmak insaflı bir yaklaşım olamaz.
Bu fobia pompalama çabasına gülmekten ve insaf demekten başkaca yapacak ne var siz söyleyin?
- tarihinde hazırlandı.