"Yaşatma İdeali" ve bana düşündürdükleri...
Mefkûre kelimesi fikir kelimesinden türemiştir.
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal, demektir. Bir insan fikirlerini, ilmini, görüşlerini, davranışlarını bir hedefe yöneltir; çünkü onun mefkûresi vardır. Hedefi olan insanların prensipleri de olur. En güzel prensipler de İslamiyet'tedir.
Bir talebe "ben mühendis olacağım" der. O da bir mefkûredir. Her ihtisas, bir mefkûreyle başlar. Mefkûresi olmayan insan, hedefsiz gayesiz bir insandır. Çevrenize dikkat edin, meselesiz, gerçeksiz pek çok insan vardır. İnsanın manevi yönünü nazara veren birçok şeyler vardır. Mesela cebinize bakın, kendinizin ne olduğunu anlarsınız. O cepte kitap var mı, kalem var mı, para helal mi, haram mı, sigara taşıyor mu, gibi. Aynı şekilde manevi yönümüzü ortaya koyan diğer bir husus da, kişinin derdidir. Geçmişte bir makale yazmıştım, "bana derdini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim..." Birisi, hastalıklarını kendine dert edinmiştir, "bacağım ağrıyor, belim ağrıyor" diyerek şikâyetlenir. Diğer taraftan bir başkası, "bana ıstırap veren, yalnız İslam'ın maruz kaldığı tehlikelerdir" der.
Nasıl ki insanların yüz yapısı birbirine benzemez, aynı şekilde idealleri ve dertleri de birbirine benzemez. Dolayısıyla insan sayısı kadar mefkûre vardır. Şimdi elimde bir kitap var; Fethullah Gülen Hocaefendi'nin son kitabı, Yaşatma İdeali... Bu kitaptan anladığım, Müslüman'ın en önemli mefkûresi, rıza-yı İlahi olmalıdır...
İnsanlar, çeşitli unsurların tahrikiyle dünya hayatını zevk ve sefa içinde geçirmek istiyor. "Gün bu gün, dem bu dem" diyerek bulunduğu anı kâr sayıyor ve nefsinin arzusuna göre her harekete tevessül edebiliyor. Ölümü, ebedi helaket, kabri zulümat denizi halinde gördüğü için, "ne yaparsam yanıma kâr kalır" diyerek sefahete dalıyor, şeytanın oyuncağı haline geliyor. Asrımız insanları caddesiyle, sokağıyla, sinemasıyla, gazetesiyle, televizyonuyla, bütün eğlenceleriyle hep inançsızlığa sevk oluyor, hep sefahete çekiliyor.
Ölümü unutturmak, kabrin ebedi zulümatını zihninden söküp atmak için akla hayale gelmeyen meşguliyetlerle insanları oyalayıp, onların murakabelerine mani oluyor, ruhi tekamüllerine alabildiğine set çekiyor. Böylece hayatın her sahasına huzursuzluk hakim oluyor. Çünkü canının istediği gibi yaşayanlar canının istemediği hallere düşüyor.
Yaşadığımız hayat sahte mi, gerçek mi?
Hayatın gerçeği, İslam'ı yaşamaktır. İşte bu hayatın nirengi noktalarını da Yaşatma İdeali isimli eserde buldum... İdeallerimizin sünnet-i seniyyeye uygun olmasını Allah nasip etsin... Bize de öyle bir anlayış versin ki, sünnet-i seniyye'yi yaşamak en büyük idealimiz olsun, amin....
- tarihinde hazırlandı.