Nürnberg'de Önyargıları Gideren Sempozyum

Dünyamız, yeni yüzyılla birlikte birden çok kaynaklı ve değişkenli küresel değişimin etkisini hızla yaşamakta.

İnsan algı ve düşüncelerinde, davranış ve tutumlarında, birey-toplum, birey-devlet ilişkilerinde, üretim ve tüketim alışkanlıklarında pek çok yeni gelişmeler ortaya çıkıyor. Yaşanmakta olan ekonomik kriz, küçük piyasalar aleyhine işleyen ve işsizliği tetikleyen ekonomik rekabet, çevre sorunları, enerji ve gaz ulaşımında ve su paylaşımında yaşanan sorunlar, artan silahlanma, plansız nüfus artışı, demokrasi dışı güçlerin neden olduğu güvenlik problemleri ve tarihsel önyargı ve düşmanlıklar gibi olumsuz pek çok faktör, küresel ölçekte çatışmacı eğilimlerin artışına neden olmakta. Dünyamızı küresel bir felakete doğru götürme potansiyeline güçlü bir biçimde sahip bu değişimi, tüm yönleri ile birlikte değerlendirerek yönünü 'birlikte yaşama kültürünün' teşekkülüne yöneltebilmek çabası ise; aslında tüm dünya kültürlerine düşen bir ödev. Bu nedenle de kültürlerin doğal temsilcileri olan sivil organizasyonlar ve sosyal hareketlerin etkinlikleri, 21. Yüzyılın önem kazanan sosyal alanlarının başında geliyor.

Bu doğrultuda adı dünya genelinde barış ve hoşgörü ile anılan Gülen Hareketi, farklı coğrafyalardaki değişik kültür ve din mensupları arasında kalıcı birliktelikler ve başarılı beraberlikler kurması ile sosyal bilimcilerin gündemine girmeye devam ediyor. Nitekim artık bir göçmen ülkesi haline gelen Almanya'da da Gülen Hareketi, Alman akademisyen ve gazeteciler tarafından ele alınıp tanınmaya çalışılmakta. Araştırmacılara bu alanda en büyük katkıyı ise, yaklaşık yarım asır önce Türkiye'den Almanya'ya göç eden insanların ikinci ve üçüncü kuşak olarak adlandırılan genç ve iyi eğitim almış temsilcileri tarafından kurulan diyalog kurumları sunuyor.

Türk asıllı Alman vatandaşı akademisyenlerin bir araya gelerek kurdukları Diyalog merkezlerinden München merkezli IDIZEM ile Nürnbergde faaliyette bulunan AKDIA diyalog merkezlerinin (interkulturelles Dialogzentrum, Akzente für den Dialog) birlikte 1 Mart 2009 pazar günü Nürnberg Presseclup de gerçekleştirilen sempozyumda '21. Asırda Almanya'da Müslümanlar' başlığı altında 'Toplumun Barış İçinde Bir Arada Yaşamasında Gülen Hareketi'nin Katkısı' uzmanlar, akademisyen ve gazeteciler tarafından ele alındı. Sosyal bilimler alanında uzman kişilerin tebliğlerini sunduğu sempozyumda konu beş tebliğci tarafından işlendi.

İlk konuşmacı Dr. Margret Spohn 'Geçmiş ve Günümüz Toplumunda Müslümanlara Bakış Açısı' başlıklı tebliğini sundu. Sosyolog Spohn, Alman toplumunda 500 yıllık bir süreçte meydana gelmiş Türkler hakkındaki tarihi ön yargıları örnekleri ile ortaya koydu.

İkinci konuşmacı Prof. Rainer Liebich, 'Egitim Yoluyla Entegrasyon ve Kültürlerarası Diyalogun Gerekliliği' tebliğini sunarken, çok kültürlü egitim sistemiyle göçmenlerin toplumda kabul görmelerinin kolaylaşacağına ve bu yolla toplumun geleceğine önemli katkılarda bulunabileceklerine vurgu yaptı.

FAZ gazetesinin Orta Doğu uzman muhabiri gazeteci Dr. Rainer Hermann ise, 'Şiddet ve Terörün Yaşandığı Dönemde İslam ve Müslümanlar, Fethullah Gülen – Sağduyunun Sesi' başlıklı konuşmasında Fethullah Gülen'in İslam anlayışının toplumda hoşgörü vasıtası ile sürekli daha iyi olanı arzu ettiğini belirterek, Gülen'in insan merkezli çalışmalarını anlattı.

İslam Bilimi, Tarih ve Psikoloji alanında çalışmalarını sürdüren ve Fethullah Gülen ve Gülen Hareketi üzerine yaptığı doktorası ile de ayrıca tanınan akademisyen Dr. Bekim Agai 'İslam ve Çağdaşlık, Fethullah Gülen – Modern Bir Türk-İslam Düşünürü' konulu tebliği ile genel tarihi perspektif içerisinde Gülen Hareketi'nin İslam dinine ait değerleri ve Müslümanları 21. Yüzyılda siyasetin dışındaki alanlara ahlak ve eğitim yoluyla yönlendirdiğini belirtti. Agai'ye göre Fethullah Gülen, Müslümanların yalnızca diğer dinler ve dünya görüşleri ile birlikte hareket ederek tüm insanlık için iyi şeyler yapabileceğini ve bunun için mümkün olan bütün gruplarla işbirliği aranması gerektiğini ifade etmesiyle önem kazanmaktadır.

Son olarak söz alan Gülen'in Onur Başkanı olduğu FID eV. (Forum für Interkulturellen Dialog) yönetim kurulu başkanı Eyüp Beşir, 'Çoğunluk Toplumunun Bir Parçası Olarak Müslümanların Barışa Olan Katkısında Gülen Hareketi' başlıklı tebliğini sundu. Beşir'e göre Gülen, 'evrensel insani değerler ile yaşanan İslam arasında, modernizmin bireye ve topluma kazandırdığı değerler ile Müslüman birey ve toplum arasında, ön yargılı sanıların aksine yapısal benzerlikler ve bilinenin ötesinde tamamlayıcı ilişkiler olduğu realitesini ortaya koymaktadır. Böylece Gülen, Müslümanların global anlamda bir kapsayacığa sahip ve insani temelde yükselen bir medeniyete katılımlarının mümkünlüğünü ve gerekliliğini dillendirmekte ve göstermektedir. Buna göre Gülen Hareketi, farklı kültür ve din mensuplarının karşılıklı ön yargı ve çatışmalardan uzak kalarak, herkesi kendi konumunda kabul eden, birlikte yaşama kültürünün teşekkülüne ve medeniyetin gelişimine hizmet eden bir insani sürece, hayatın tüm alanlarında katılımlarının geçerli olabileceğinin somut olarak ortaya konmasını hedeflemektedir.' Bu nedenle Gülen'in düşüncelerinin Almanya ölçeğinde çoğunluk toplumu ile özellikle Müslümanların entegrasyonu için derinlikli temeller sağladığına vurgu yapan Beşir, Gülen Hareketinin Almanya'da eğitim, medya ve kültürlerarası diyalog gibi sosyal alanlarda yaptığı çalışmalar ile, entegrasyon sürecine somut bir biçimde entelektüel kalite ve verimlilik kazandırdığını ifade etti.

Konferans sonrasında soru ve cevaplar kısmında ise Gülen Hareketinin doğru tanınmasına yönelik ifadeler dillendirildi. Buna göre modern Türkiye'nin İslam dini ile demokratik ve liberal değerler arasındaki köprü rolünün ve farklı medeniyet ve kültürler ile İslam kültürünün kendisinde yoğrulduğu Anadolu'nun tarihi tecrübesinin doğal bir sonucu olarak, Gülen Hareketi doğmuştur. Gülen Hareketi, Fethullah Gülen'in yaşanan toplumsal çatışma ve sorunlara çözüm arayışı olarak, kamuoyuna açıkladığı düşünceleri ve görüşleri ve diyalog ve eğitim alanında öncülük yaptığı çalışmaları doğrultusunda hoşgörü ve toleransı, ötekini algılamayı önemseyen, evrensel insani değerleri temel alan ve farklı kültürlerin birlikteliğinin mümkünlüğünü kabul eden insanların biraradalığına verilen bir isim olmaktadır.

İslam dini ve Anadolu kültürü merkezli ortak kültürel kaynaklara sahip oluş ve evrensel insani değerlerde buluşma perspektifinin getirdiği söylem benzerliği; toplu bakışta ahenkli global bir harmoniyi ve insani değerler ve modern medeniyet değerleri ile uyumlu simetrik bir perspektifi açığa çıkarmaktadır. Bu nedenle de Gülen Hareketi adı, Gülen'in düşünce ve görüşlerinden etkilenen kişi ve kurumların, işte bu harmoni ve perspektif simetrisinden kaynaklanmaktadır.

Sonuç olarak Gülen Hareketinin yüklendiği sivil misyon, farklı kültürlerin birarada barış içerisinde yaşayabileceği, evrensel insani değerlerde buluşmanın herkes için mümkün olduğu ve insanlığın sorunları için sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ve beraber çalışmalarının önemine olan vurgunun önplana çıkarılması prensipleri ile hareket etmektedir. Program boyunca katılımcılar ve misafirler tarafından gösterilen yoğun ilgi, Kültürler arası diyalog çalışmaları yapan sivil toplum kurumlarının kamuoyuna kendilerini ifade etme fırsatını buldukları bu tür programların düzenlenmesine artan bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Akif Çevik, FID e. V (Forum für Interkulturellen Dialog) Proje Koordinatörü.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.