Fethullah Gülen Gerçeği
Fethullah Gülen, bir itidal insanı. Düşünce yapısıyla, yorum anlayışıyla, gönlüyle, aklıyla, seciyesiyle itidali âdeta güncelleyen ve yeni bir hayatiyete kavuşmasını amaçlayan bir insanlık idealinin savunucusu. Bu kimliğiyle bazı Müslümanlar tarafından eleştirildiğini de herkes biliyor. Böyle bir duruşun sahibine meşrûiyet ve demokrasi dışı mâlum eylemcilik ithamları nasıl yakıştırılır?
İnsafı bir tarafa bırakalım, her şeyden önce akla aykırı. Kimse inanmaz, kimse ciddiye almaz, akla mantığa sığmayan bu türlü yakıştırmaları. Ve işte asıl bu gerçek, bazılarını tedirgin ve huzursuz ediyor.
Asılsız isnatlarda bulunmanın şöyle bir kuralı vardır: Öyle bir şey söylemelisin ki, hiç değilse birkaç mâkul insan "acaba mı?" diyebilsin. Fethullah Gülen, 65 yaşını geçmiş, merhamet, muhabbet dolu, gözü yaşlı bir mümin; yüreği milletinin ve insanlığın mutluluğu için çarpan bir vatan evladı. Bu portre gücendirilmez, bu portreye sevgiyle bakılır. Milletimiz de böyle yapıyor, böyle bakıyor. Bunun rahatsız edici bir tarafı olabilir mi? Niçin olsun?
Herkeste sevgi ve saygı uyandıran bir imaj; hesapla, propagandayla, şununla bununla oluşturulamaz da, örtülemez de. Her şey gelir geçer, o imaj öylece durur. Bazılarını tedirgin ve huzursuz eden bir gerçek de işte bu.
İtidalden, sevgiden tedirginlik ve huzursuzluk duymak, hiçbir açıdan hiçbir anlam taşımaz. Düşüncesi ve eğilimi ne olursa olsun, hiçbir insana böyle bir zaaf yarar sağlamaz, hayır getirmez. İnsanın insanlığını zaafa uğratan tutarsızlıklar her meşrû düşüncede, felsefede ciddi hatalar olarak görülür. Solda da sağda da, modernitede de postmodernitede de, her türlü hakikat ve mutluluk arayışında da böyledir bu.
Mâşeri vicdanın duyarlılıklarına bazen saygı duymak içinizden gelmeyebilir, gelemeyebilir; ama öyle de olsa onlara "saygısızlık etmeme" gibi bir yükümlülüğünüz, rasyonel bir ihtiyat idrakiniz ve basiretiniz, her şeyden önce kendiniz için mutlaka var olmalıdır. Aksi halde hiçbir düşüncenin, eğilimin ciddi insanı olamazsın. Pozitivist bile olamazsın. Hele demokrat, milliyetçi, toplumcu, halkçı hiç olamazsın. Birey önce kendi var oluşunu gerçekleştirmenin gereklerini yerine getirmelidir ki, sonradan kendine "artı bir şey" eklemenin imkânlarını görüp tanıyabilsin.
Fethullah Gülen'i hiç görmemiş bir insan, bir şoför, arabasında bazı aydınımsılar ileri geri konuşunca, "Abiler lütfen bu bahsi kapatın. Ben o adamı görmeden seviyorum ve şu sözleriniz beni çok üzüyor. Arabayı bile zor kullanır hale geldim. Lütfen, ne olur" diyebiliyor. Bu sevginin hesabı, kaydı, ajandası, eylemi meylemi olur mu? Duası olur, şükranı olur, gönül bağı olur sadece.
Türkçe Olimpiyatları'nda hepimiz gözyaşlarına boğulduk. Neydi o biliyor musunuz?
Kısaca anlatayım:
İnsanın fıtratını, fıtratının özünü, özgürlüğünü ve özgünlüğünü korursanız, onu bir itidal şuuruna sahip kılıp kendi kendini koruma gücüne kavuşturursanız; o insan kendiliğinden gelişir. Bazıları bunu olağandışı bir hal gibi görür ama; tam tersine, olağanın ta kendisidir. Eğitimde başarının tek yolu da budur. Ve buna sevgi eğitimi derler. Sevgi eğitimi bizatihi demokratiktir; bizatihi, millî ile beraber evrenseldir. Bu hakikati anlamak, Fethullah Gülen'i anlamak demektir. Onun için siyaset, çok küçük bir ayrıntıdır. Sadece bizim değil, evrensel düşünce tarihinin bağrında iz bırakacak bir mesajın sahibidir Fethullah Gülen. İnanıyorum ki uğradığı gadrin hicabını da yine kendisi duyuyordur bazı nasipsizlikler adına. Ama hiç şüpheniz olmasın ki bir gün onlar da mahzun minnettarlık duyguları içinde kalacaklardır.
- tarihinde hazırlandı.