Eğitime Adanmış Bir Ömür
1937 yılının 14 Eylül günü, Kütahya ili, Uşak ilçesi, Ulubey bucağında doğan Aysal Aytaç Bey, her yönden, bilhassa eğitim yönünden zor ve meşakkatli bir dönemi ve bu dönemde yaşadıklarını, birer ibret ve ders vesilesi olacak şekilde, bilhassa kendisi gibi hayatını eğitime adayacaklara anlatmış.
Bütün engel ve bariyerleri aşarak tahsil yapabilmek çok zor bir dönemde büyük bir başarı sağladıktan sonra gittiği Hakkari Lisesi'nde Aysal Aytaç Bey'i bekleyenlere bir bakalım: "Okulun kapısı açıldı. Sol tarafta ilk odanın kapısında 'Müdür', 'Müdür Yardımcısı' ve 'Memur' levhaları vardı. Müdürle, odadan içeri girdik. İçeride üç masa vardı. Masanın üzerindeki eşyaları dağınık gördüm. Elimle düzeltirken, müdür elini cebine attı. Çıkardığı anahtarı bana uzattı. 'Yaz aylarında anahtarı verecek kimse bulamadığım için yıllık izne çıkamadım. Şimdi sen geldin, ben 15 gün izne gidiyorum.' dedi. Okul müdürüne 'Müdür bey ben hiçbir şey bilmem. Şimdi ben ne oldum?' diye sordum. 'Lise müdürü vekili oldun' dedi ve çıkıp gitti. Öğleden sonra, eli evrak dolu bir kişi yanıma geldi. Milli Eğitim Müdürlüğü'nde Başkatip Şefik Keskin'miş. 'Bu evraklar nedir?' diye sordum. Başkatip 'Yönetmelik gereği Milli Eğitim müdür yardımcısı kadrosu olmayan illerde, ilin merkezindeki lise müdürlerinin en kıdemlisi Miili Eğitim müdürlüğüne vekâlet eder. Siz tek lisenin müdür vekili olduğunuzdan, Milli Eğitim Müdürlüğü'ne de vekalet ediyorsunuz' dedi. Hakkari Lisesi stajyer öğretmeni olarak geldim ve aynı zamanda, aynı gün lise müdür vekili ve Milli Eğitim müdür vekili görevlerine getirilmiş oldum. İçimden 'Haydi hayırlısı' dedim."
23 sene sonra Hakkari'ye dönen Aysal Aytaç Bey'i öyle karşılarlar ki, müthiş bir hareketlilik baş gösterir: "Sokağa bu kalabalıkla çıktık. Öğrencilerimin işyerlerini, makamlarını ziyaret ettik. Hakkari'de iki gece kaldık. Bu hareketlilik MİT'in gözünden kaçmamış. MİT bölge sorumlusu geldi, bana 'Hocam sen in misin, cin misin?' dedi. 'Hakkari'de hayatı durdurdun."
1980 12 Eylül darbesinde İzmir Milli Eğitim müdürü olan Aysal Aytaç Bey'in üzerine, darbenin Milli Eğitim Bakanı emekli Orgeneral Hasan Sağlam, Seferihisar'dan sıhrî akrabası emekli Paşa, İsmail Bakış'ı M.E. müdürü olarak tayin etmiş. Devir tesliminde: "Yardımcılarım çıkınca İsmail Paşa 'Kışlada ne kadar erat var?' dedi. 'Kışlanın daire olduğunu biliyorum, erat ile neyi kasdettiğinizi bilemiyorum.' diyerek personel sayısını söyledim. 'Kışlayı beraber gezsek, koğuşları görsek' dedi. 'Kışlayı ve koğuşları siz kendiniz gezersiniz' dedim. Kendisine veda ettim."
Ekim 1995'te Milli Eğitim bakanı olan Turan Tayan ile Aysal Aytaç Bey, Kazakistan'da Türk kolejlerini ziyaret ederler: "Kız lisesinin bahçesinde Türkiye'den gelmiş bu kadar kalabalık bir öğretmen grubu ile karşılaşınca Bakan (T. Tayan) Bey şaşırdı. Kazakistan'daki özel okulların Genel Müdürü Dr. Ali Bayram Bey, bu öğretmenlerin Kazakistan'daki 29 özel okulda görev yapan, Türkiye'den gelen 310 öğretmen olduğunu söyledi. Bakan Bey güzel bir konuşma yaptı. O günlerde bir partinin genel kurul toplantısında Türk bayrağı aşağılanmıştı. Bunu ifade ederek, 'Yiğitlik, Türkiye'de Türk bayrağını aşağı indirmek değil, burada yükseltmektir.' dedi."
1964-1965 öğretim yılı sonu Ankara'ya ortaokul müdürleri seminerine giden Aysal Aytaç Bey, Kızılay'da dört yolda bir taraftan karşı tarafa geçecektir:
"Bidonun içindeki polis memuru düdük çaldı. Dört taraftan gelen arabaları durdurdu. Herkes bakıyor, ben de bakıyorum. Bir ses 'Hocam geç' dedi. Böyle deyince bu davetin bana olduğunu düşünemedim. 'Aysal Hocam geç' deyince davetin bana olduğunu anladım. Doğru trafik polisinin yanına gittim. 'Hocam, ben Mehmet Burgu' dedi. Mehmet Burgu, Hakkari Lisesi'nden öğrencimdi. Hakkari Lisesi'nden sonra Polis Akademisi'ne gitmiş. Stajını tamamlamış. 'Yarın Anadolu'ya gidiyoruz.' dedi. Gözlerim doldu... Benden üç yaş büyüktü. (Lise yeni açıldığında bakanlık emri ile yaş kaydına bakılmaksızın bütün öğrenciler okula alınmış.)
Aysal Aytaç Bey'in "Eğitime Adanmış Bir Ömür" isimli bu kitabında Fethullah Gülen Hocaefendi ile tanışmasından künefe davetine, gözaltına alınışına, Yurtdışı Eğitim Öğretim genel müdürlüğüne, Türk okullarına, milletvekili adaylığına kadar pek çok olay ve hatırayı görmekteyiz.
Bilhassa "Eğitime Adanmış 43 Yıl" başlıklı bölümde öğretmen ve idareciler için uzun bir hayat tecrübesinden süzülmüş çok güzel tavsiyeler var. Bunlardan hepimiz her zaman için istifade edebiliriz.
- tarihinde hazırlandı.