“Hak dostunu üzenleri Allah’a havale ediyoruz”
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ailesi, yapılan hakaretlere ve iftiralara tepki gösterdi. Yakın tarihte bir âlime karşı böyle bir karalama kampanyasının benzerinin görülmediğini söyleyen yakınları, iftiracıları Allah'a havale ettiklerini ifade etti.
17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından başta Başbakan Recep Tayip Erdoğan olmak üzere bazı kesimlerin hakaretlerine maruz kalan Hocaefendi'nin yakınları sessizliğini bozdu. Erzurum'daki basın toplantısında şu görüşler dile getirildi:
Karalama kampanyalarını kınıyoruz
Ülkemizde bir süredir muhterem büyüğümüz Fethullah Gülen Hocaefendi ve onun teşvikleriyle Türkiye'nin dünyaya açılan mütebessim yüzü Hizmet aleyhinde bir karalama kampanyası sürdürülüyor. Ve bunun yol açtığı ciddi bir kamplaşma yaşanıyor. Yakın tarihimiz bir âlim, kanaat önderi ya da bir hareket hakkında bu denli organize bir iftira ve karalama kampanyasına şahit olmadı. Biz bu tür kampanyaları şiddetle kınıyor ve faillerini daha baştan ma'şeri vicdana ve Hak'kın adaletine havale ediyoruz.
Hocaefendi, ülkemizin yetiştirdiği nadide şahsiyetlerdin biri, ilim irfan sahibi ve bir gönül mimarıdır. Biz de ailesi olarak okumanın gerekliliğini ondan öğrendik, onun teşvikleriyle üniversitelere gittik ve gitmekteyiz. Biz, bize dünya ve ukba hayatımızın kurtuluş yollarını gösteren Hocaefendi'ye yapılan zulüm ve haksızlık karşısında, susarak dilsiz şeytan olmak istemiyoruz.
'Hepimiz onun evladıyız'
Hocaefendi'nin evliliğini dillerine doladılar. Evet, o evlenmedi kendi ifadesi ile bütün ömrünü hizmete adamak istiyordu. Bunu yaparken kimsenin hakkına girmek istemiyordu. Ne var bunda? Hepimiz onun evladıyız. Sadece biz değil Asya'da, Afrika'da, Amerika'da binler, yüz binlerce evladı var.
Demokrasiyi ağzına sakız eden sanatçılar
Son birkaç aydır yürütülen iftira, yalan ve karalama kampanyaları, yakınları ve hısımları olarak bizlerin yüreklerini dağlıyor. Meydanlardan, ekranlardan, vefayı İstanbul'da bir semt sayanlar tarafından "Sahte peygamber", "Haşhaşi", "içi boş âlim müsveddesi" , "çete lideri" "virüs"ve "kan emici sülük" gibi yalan, iftira ve hakaretlere maruz kalıyor. Hele bir de bu hakaretleri demokrasi, şeffaflık ve insan haklarını ağzına sakız eden siyasetçiler yapmıyor mu, işte bizim hayal kırıklığımız burada başlıyor.
'Darbe dönemlerinde bile yapılmadı'
Bazı siyasetçilerin ve bazı medya kuruluşlarının her geçen gün hakaret dozlarını artırdıklarını görüyoruz. Bu karalamalardan bîzarız, müştekiyiz, yakınları olarak da son derece müteessiriz. Ne muhtıra dönemlerinde, ne ihtilal ya da yirmi sekiz şubat benzeri psikolojik baskı ve saldırı dönemlerinde Hocaefendi'nin manevi şahsiyeti bu denli rencide edilmedi, böyle çirkin hakarete maruz kalmadı.
'Sağduyulu olacağız'
Çok üzüldük, çok kırıldık. Ama kimseyi incitecek, kimseyi kıracak da değiliz. Ülkemiz zor günler geçiriyor, seçim atmosferi içinde olduğumuz bu günlerde bize düşen her zamankinden daha sağduyulu olmak. Sokağın ve meydanların tahrikine gelmemek; çünkü biz emniyetin ve sulhun temsilcileriyiz. Çocuklarınıza sahip çıkın onların okumalarını ihmal etmeyin, ümitsizliğe düşmeyin. Biz, Hocamızın ümit veren sözlerine bakarak diyoruz ki "Türkiye'nin geleceği parlak, bu günler de inşallah geride kalacak."
- tarihinde hazırlandı.