Yusuf, 12/32
قَالَتْ فَذٰلِكُنَّ الَّذ۪ي لُمْتُنَّن۪ي ف۪يهِ وَلَقَدْ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِهِ فَاسْتَعْصَمَ
"Kadın dedi ki: İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur. Ben onun nefsinden murad almak istedim; ama o şiddetle ismet savunmasında kaldı." (Yusuf sûresi, 12/32)
Hz. Yusuf, tabir caizse, edası-endamıyla tam bir erkek güzeliydi. Öte yandan, her peygamberde olduğu gibi, Hz. Yusuf'ta da derin bir iç güzelliği söz konusuydu. Evet, Hz. Yusuf'un dışı da iç güzelliğinin mütemmimi, tabir-i diğerle, onun dışı, yani cismanî ve bedenî yapısı; iç derinlik ve muhtevasının fevkalâde mütenasip bir zarfı gibiydi.
Zeliha'ya gelince, bütün nefsanî istek ve arzularına yenik düşen insanlarda olduğu gibi, nazarını fâniden bâkiye çevirip işin uhrevîliğini bir türlü kavrayamadı ve sinesini cayır cayır yakan o muhabbet tamamen cismaniyete münhasır kaldı. Buna Hz. Yusuf'un belirttiğimiz iç ve dış güzelliği eklenince, insanoğlunun Hz. Âdem'den bu yana devam edegelen hatası bir kere daha tekerrür etti.. VE İNSANOĞLU BİR KERE DAHA ALDANDI...
Yukarıdaki âyet "İmreet-i aziz"in önce kendisini levmeden sonra da Hz. Yusuf'u görünce ellerindeki bıçaklarla ellerini doğrayan kadınlara karşı serzenişi ve kendi zaafının müdafaa mazmunu olarak ilâhî beyana girmiştir.. ve o bu ifadeleriyle, bir kısım cismaniyetin kulu kölesi aristokrat arkadaşlarına: İşte hakkında beni kınayıp, "Delice gönlünü kaptırmış; doğrusu bu kadın çıldırmış!" dediğiniz genç! Bu, hâlleriyle şahitlik durumunda olan o kadınlara karşı Yusuf'un cismaniyetinin çarpıcılığını itiraf ve kadınca ilk itiraf; ikinci itiraf ise, onca baştan çıkarma esbabına rağmen وَلَقَدْ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِهِ فَاسْتَعْصَمَ "Ben ondan kâm almak istedim ama o, şiddetli bir şekilde bir iffet ve ismet savunmasına geçti." sözleriyle vurgulanan bu yüce peygamberin temkin ve rasânetidir.
- tarihinde hazırlandı.