Âl-i İmran, 3/117
وَمَا ظَلَمَهُمُ اللّٰهُ وَلَكِنْ أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
"Onlara Allah zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar." (Âl-i İmrân sûresi, 3/117)
Bu mesele Kur'ân-ı Kerim'de çoğu yerde وَمَا ظَلَمَهُمُ اللّٰهُ وَلَكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ9 şekliyle anlatılır. Görüldüğü gibi ikisi arasındaki fark, sadece keynûnet ifade eden كَانُوا fiilinin bulunup bulunmamasında. Evet, Âl-i İmrân sûresi 117. âyeti ki yukarıdaki âyettir; onda keynûnet ifade eden كَانُوا yoktur. Bu bize -Allahu a'lem- şu hususları hatırlatır:
1) Bunların nefislerine karşı zulümleri, gizli-kapalı olmayacak; olmayacak ve o kadar açıktan cereyan edecek ki, bu kişilerin zalimlikleri ve hâssaten nefislerine olan zulümlerini tasrihe gerek kalmayacak; herkes görecek ve anlayacak...
2) Keynûnet; "Daha önceden yoktu da şimdi var." mânâsını ihtiva eder. Kâfirlere gelince, onlar kadimden bu yana nefislerine zulmetmekte ve bunu da herkes müşâhede etmektedir. İşte onun için bu âyet-i kerimede sonradan oldu mânâsını ifade eden كَانُوا yoktur.
3) İkinci maddedeki hususu tavzih için denebilir ki; şöyle-böyle kendilerine kitap verilenler, kendilerine gelen kitaba, o kitabın vaad ettiği hidayete bir süre mazhar olup onun aydınlığında yaşadıktan sonra zeyğ, dalâl ve küfrana düştüklerinden, "Onların zulümleri yoktu, sonradan oldu." durumunu ifade için keynûnet mânâsına gelenكَانُوا ile tavzih edildi. Kadimden beri haksızlık içinde bocalayıp duranların hâli ise "Hep böyleydi." mülâhazasına işaret için herhangi bir takyide ve tavzihe gerek görülmedi.
[9] Nahl sûresi; 16/33. Az lafız farkıyla bkz.: Tevbe sûresi, 9/70; Nahl sûresi, 16/118; Ankebût sûresi, 29/40; Rum sûresi, 30/9; Zuhruf sûresi, 43/76.
- tarihinde hazırlandı.