Müslümanların İnhirafları
Yeryüzü mirasından mahrum edildiğimiz günden bu yana İslâm, müntesiplerinin zaafı, hasımlarının da tecâvüz ve insafsızlığı berzahında yürekler acısı bir muâmeleye tabi tutuldu. Zulüm ve gadr karşı tarafın şiârı olabilir; Müslüman'ın zaafını kabul etmek mümkün değildir. İhtimal, Allah Rasûlü de, 'Allah'ım fâcirin celâdetinden, müttakînin de aczinden sana sığınırım' derken bu hususa işaret buyuruyordu.
Şurası bir gerçek ki, Müslüman düşüncesi ve Müslüman mantığının sarsıntı geçirmesi, duraklaması, durgunlaşması, hatta bulanıp kokuşması Müslümanları Kur'ân hedefli, peygamber yörüngeli doğru yoldan uzaklaştırmış.. İslâm'ın evrenselliğine gölge düşürmüş ve bu âlemşümul dinin fonksiyonunu edâ etmesine mâni olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki son birkaç asrın Müslümanlarında hususiyle de Müslüman rehberlerde bu denli müzminleşen, kronikleşen bu inhiraf vakasının giderilmesi de, birkaç mektep açmakla, birkaç konferans, birkaç panelle mümkün olamayacağı gibi, birkaç zavallıca mevize ve birkaç nasihatla da aşılamayacaktır.
- tarihinde hazırlandı.