Muhasebe ve İman İlişkisi
Sürekli nefsin sorgulanması ve ona itab imanın kemâlindendir. Hayatını "insan-ı kâmil" ufkuna göre plânlamış her rûh yaşadığı hayatın şuûrundadır ve ömrünün her dakikasını nefsiyle mücâdelede geçirir. Kalbine uğrayan her hâtıraya, kafasından geçen her düşünceye parola sorar ve vize tatbik eder. Şeytana, âsâba, hassâsiyete açık her işinde nefsânîliğini yakın takibe alır; çok defa onun en güzel, en mâkul davranışlarından dolayı bile kendi kendini sorgular akşam-sabah elindeki tığını, nefsini levm atkıları arasında dolaştırır ve bu rûh hâleti içinde hayat dantelâsını örmeye çalışır her akşam eksik ve yanlışlarını bir kere daha kontrol eder, her sabah bütün günahlara kapalı ve yepyeni bir azimle hayata açılır.
O, böyle bir sadâkat ve vefâ, böyle bir tevâzû ve mahviyetle iki büklüm olup başıyla ayaklarını aynı noktada birleştirdiği sürece, gök kapıları ardına kadar açılır ve kendisine: "Gel ey sâdık ki, mahremsin, bura mahrem makamıdır; seni ehl-i vefâ gördük" denir ve her gün ayrı bir semâvî seyâhatle şereflendirilir. Zaten, Cenâb-ı Hakk da: "Hayır hayır, kasem ederim sürekli kendini kınayan o nefse!" (Kıyamet/2) diyerek bu saflardan saf rûh adına kasem etmiyor mu..?
- tarihinde hazırlandı.