Ölüm Turnikesi
İnsan, meleklere karşı vesile-i iftihar olabilecek mahiyette yaratılmış bir varlıktır. Ancak insan, iman ve salih amelle küheylânını, ihsan zirvelerine doğru kamçılayamazsa, olduğu yerde kalır ve sukût eder. Evet insanın mahiyet ve hilkatinde hedeflenen safvet ve derinliğe ulaşması, ancak iman ve salih amelle mümkündür. Zaten, Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. Fakat iman edip salih amel işleyenler için eksilmeyen devamlı bir ecir vardır.' (Tin, 95/4-6) âyeti de bunu ifade etmiyor mu?
Ve işte bu insan, daha dünyaya geldiği andan itibaren, ölüm turnikesine girmiş ve bütün hayatı boyunca da varacağı kabir salonuna doğru, zaman koridorunu adımlamaya başlamış demektir. Yani insan, 'İnna lillah'tan başlayıp 'İnna ileyhi'ye doğru giden bir yolcudur. Bu yolculukta geçen her dakika, her saat, her gün ve her sene, onu eceline bir adım daha yaklaştırmaktadır. Gönenli Mehmet Efendi'ye izafe edilen şu sözler, bu hakikati avamca, ama ne hoş ifade eder:
'Saatin zinciri bitince eylemez tık tık
Vakt-i merhûnu gelince ruha derler çık çık!
Hakk'a kulluk eyle zira ,
Ahirette dinlemezler hınk mınk...
Bir başkası da bu duyguyu şöyle seslendirir:
Kaderde ne ise olur etme merak!
Nefsine uyma Hakk'ın emrine bak!
Altından ağacın olsa, zümrütten yaprak,
Akıbet gözünü doldurur bir avuç toprak.'
Evet, günler su gibi akıp giderken, insan her geçen gün bir adım daha ahiret yurduna doğru yaklaşmaktadır. Bu sebeple de insan, hayatının her karesini ibadet felsefesi ve kulluk şuuruyla örgülemeli.. örgülemeli ve bu cebrî çekiş ve tabiî itişi, hayatı tatlı yaşama mevzuunda kendi terakkisi için bir güç kaynağı olarak kabul etmeli ve değerlendirmelidir.
- tarihinde hazırlandı.