Dünya-Ukbâ Münasebeti
Dünyada hırs, tûl-i emel.. gibi duygular insana lihikmetin verilmişken, ahirette insanın bu tür duygulardan soyutlanacağı anlatılmaktadır.Eskiden olduğu gibi günümüzde de, bazıları dünya ile ukbâyı birbirine karıştırmakta, ve dünyevî kıstaslarla ukbâya ait meseleleri değerlendirme cihetine gitmektedirler. Hâlbuki dünyâ-ukbâ biribirinden tamamen farklı gerçeklerdir. Âyet ve hadisler böyle bir iltibasa girmemize fırsat vermeyecek kadar açık, sarih ve nettir.. ve yanlış algılama'lara sebebiyet verebilecek bir husus yoktur.
Meselâ Kur'ân ahirette 'rahik-i mahtum' denilen, insana mahmurluk veren bir içecekten bahsetmektedir ki, bu mükâfat olarak verilecektir. Hâlbuki dünyada mahmurluk veren içecekler haram kılınmıştır. Dünyada hırs, tûl-i emel.. gibi duygular insana lihikmetin verilmişken, ahirette insanın bu tür duygulardan arındırılacağı anlatılmaktadır. Dünyada ipekten mamul elbise giyen, altın ve zinet eşyaları kullanan erkeklerin, ahirette bunlardan nasibinin olmayacağı bildirilmiştir. İki korku ve iki emniyetin bir arada insana verilmeyeceği hadis-i şerifin ifadesiyle sabittir. Yine dünyayı isteyene dünyanın, ahireti isteyene de ahiretin verileceği, âyet-i kerimelerle beyan edilmektedir.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki, dünya ile ukbâ arasında bütünüyle olmasa bile bazı meselelerde zıtlık bahis mevzudur. Öyleyse ahirete ait meseleleri dünyaya ait kıstaslarla değerlendirme kat'iyen doğru değildir.
Hadis-i şerif, cennetin insanın istemediği, kerih gördüğü, cehennemin ise, onun istediği, arzu ve şehvet duyduğu şeylerle çevrili olduğu hakikatini bizlere ifade etmiştir. Buna göre emredilen ve yasak edilen şeylere birer 'sırr-ı ubudiyet' taalluk etmektedir. Dolayısıyla kul olan, her zaman ve her mekânda bu kulluğunu Rabbisine göstermek zorundadır. Buna muhalefet eden insanların ukbâda kurtulmaları sebepler plânında çok zordur.
Evet, insanın mârifet-i Sâni'ye ulaşabilmek, ahirette kurtulabilmek için iradesini devreye koyarak, bütün kötü arzu ve isteklere karşı savaş açması şarttır.
- tarihinde hazırlandı.