Biat Sünneti, Asrımızda Nasıl Tatbik Edilebilir?

Biat; bir kimsenin hakimiyetini tanıma, ona itaatini bildirme, uyup bağlanacağına söz verme mânâlarına gelir. Efendimiz (s.a.s), hayat-ı seniyyelerinde birkaç defa ashabından kendisine biat etmelerini istemiştir. Ensar, Akabe Biatı'nda O'nu (s.a.s) her türlü kötülüklerden koruyacaklarına dair söz vermiş ve biat etmişlerdir. Daha sonra bu biat uygulaması, Mekke'den Medine'ye hicretten sonra Hudeybiye'de devam etmiştir.

Sahabe-i Kiram, biatlerini Efendimiz'in (s.a.s) elini sıkarak gerçekleştirmişlerdir. Zira bunun mânevî tesiri çok büyüktür. O kadar ki, Hudeybiye'de Hz. Osman (r.a) Mekke'ye elçi olarak gönderildiğinde bizzat bu biattte bulunamamış bulunamadığı için de Allah Resûlü (s.a.s) Hz. Osman nâmına önce sağ elini kaldırıp 'Bu benim elim', daha sonra sol elini kaldırıp 'Bu da Osman'ın eli' demiş ve ardından sözlerine şöyle devam etmiştir: 'Şahit olun, ben Osman'ın yerine biat ediyorum.'

Meseleye bu zaviyeden bakınca Müslümanlığın başlangıcında biat çok önemli görülüyor ve kadın-erkek herkes, 'Ya Resûlallah! Allah şahit olsun ki, biz Seni kendi nefislerimize, evlâtlarımıza ve mallarımıza tercih edeceğiz.' diyerek O'na (s.a.s) biat ediyorlardı. İşte bu şekildeki bir biat, inanmış bir sînenin, hayatını bağlayacağı her hususla alâkalı, Allah'ın şehadetiyle, O'nun Resûlüne söz vermenin ifadesi oluyordu.

Günümüzde, hayatın onlara bağlanması gereken hususlara gelince her şeyden önce bugün doğrudan doğruya bize tevdi edilen bazı emanetler var. Nitekim Nebiler Serveri (s.a.s), 'Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitabı ve Resûlünün sünneti.' buyurarak bu emanetlere dikkat çekerler.

Bu itibarla hangi devirde olursa olsun bu emanetlere sahip çıkmak zımnî bir biat gereğidir ki, Cenâb-ı Hak da, 'Ey mü'minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önlemeye çalışan bir topluluk bulunsun.' (Ali İmran, 3/104) âyet-i kerimesiyle her dönem bu emanetlere sahip çıkacak bir topluluğun bulunmasını ister ve âdeta bize şunları söyler:

İçinizde, güzelliği temsil eden, Allah'ın güzel dediğini güzel kabul eden, çirkin dediklerini de çirkin sayan ve gönülleri fetheden ve her sîneye iyilik bayrağını diken kutlu bir cemaat olsun olsun ve gittikleri her yere burcu burcu Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.s) gül kokusunu götürsünler. Bunu yaparken de sadece ve sadece Cenâb-ı Hakk'ın ululuk ve izzetini dört bir yana duyurmanın heyecan ve helecanını yaşasın başka hiçbir mülâhazaya da bağlanmasınlar.

Şimdi biat anlayışında bu mânâların daha önemli olacaklarını zannediyorum. Evet 'İnandım.' diyen herkes, Rabbisinin haysiyet ve izzetini, mukaddes, münezzeh, muallâ ve mübeccel onurunu müdafaa etme vazifesini de üzerine almış sayılacağından bu yaklaşım önemlidir.

Ayrıca, günümüzde mü'minlerin biatı, İslâm adına bulundukları yerin kadir ve kıymetini bilmeleri ve hiç kırılıp darılmayarak sonuna kadar dayanmalarıdır da diyebiliriz. Bu kutsî vazifede çok defa şeytan onların arkalarına düşebilir, ehemmiyetsiz şeyleri büyük gösterip içlerine düşmanlık salabilir, ama onlar, 'Allah'a karşı gelmekten sakınanlara şeytandan bir hayal sinyali ilişince, hemen düşünüp kendilerini toparlar ve basiretlerinin ufkuna yönelirler.' (Araf, 7/201) âyet-i kerimesinde de ifade edildiği gibi bu tür vesveselere iltifat etmeyip vazifelerine devam ederler.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.