“Sulh hayırdır”
Bediüzzaman Hazretleri’nin “Sair dinlerin sâlikleri fevç fevç İslâmiyet’e dehalet edecektir.”[1] diyerek beyan buyurduğu hakikatin, bizim Kur’ân’ı, Allah Resûlü’nün yolunu esas alarak hayata geçirmemizle mümkün olabileceğine inanıyorum. Bu noktadan en büyük cihadın, nefsimizle olan mücadele olduğu unutulmamalıdır.[2]
Yine Üstad’ın o enfes ifade gücüyle anlattığı, “Medenîlere galebe ikna iledir.”[3] küllî düsturunun ancak akıl ve mantık yoluyla olabileceğini hatırlatırım. Yeryüzünde yegâne güç ve kuvveti de temsil etseniz, akıl, mantık ve muhakemenin her şeyin önünde ve üstünde olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Hele günümüzde medenî olduklarını zanneden muhatap kitleye dini anlatabilmenin tek yolu mantık ve muhakeme yolunun seçilmesidir. Hakikî galebe bu temel üzerine kurulacak sevgi, hoşgörü, müsamaha, diyalog yollarının kullanılması sonucu gerçekleşebilir.
Allah’ın emri gereği, Allah’ın dinini insanlara anlatırken, yol mülâhazaları içinde çeşitli vesilelere takılıp kalmamanın, O’nun rızasından başka her şeye karşı kilitli olmanın ve bütün semeratı ahirette bekleme gereğinin hatırlatılmasına gerek olmadığı kanaatindeyim.
Unutmayın Kur’ân’ın وَالصُّلْحُ خَيْرٌ 4 âyeti bu ve benzeri konularda yegâne rehberimiz olmalıdır.
- tarihinde hazırlandı.