Temsil keyfiyeti
Soru: Temsil vasfımızı devam ettirememe korkusunu nasıl gideririz?
Cevap: O korkunun hiç gitmemesi ve temsil edememe endişesinin ruhlarımızda hep yaşaması lâzımdır. Fakat bu korku ve endişe, bizi “Daha iyi temsil için neler yapmalıyız?” sorusuna cevap arama ve bulmaya sevk etmelidir.
Temsil vazifemizi daha iyi yapabilmek için birbirimize destek olmalıyız. Enaniyetleri de nazara alarak, vicâhî (yüz yüze) konuşulduğunda gösterilebilecek tepkileri hesaba katarak, rahatsızlığa sebebiyet vermeden birbirimize hatırlatmalarda bulunmalıyız. Mü’minler arasından örnek olacak bazı kimseler öne çıkmalı, onlar hüsn-ü misal olmalı ve diğerleri de onları örnek almalı... Bazılarımız kendi ayaklarımızla yürüyemeyecek olursak hemen arkadaşlarımıza takılmalı ve onların arkasından gitmeliyiz. Yani, her zaman hepimiz birden bast hali yaşıyor gibi içimizden gelerek, gönlümüzün inşirahlarına müsâvî bir tavır ve davranış ortaya koyamayabiliriz. Ancak o bast halini yaşayabilenlerle beraber oturur kalkarsak, kendi kendimize yetmediğimiz zaman, onların desteğiyle ayakta dururuz.
Kur’ân-ı Kerim, tevbe ve istiğfar sayesinde kabzın basta dönüşmesine ve tekrar sadıkların arasına dönüp onların ayağıyla yürümeye misal olarak, Kâ’b b. Malik, Hilal b. Ümeyye ve Mürâre b. Rebî adlı sahabileri nazara veriyor. Onlar hakkında şöyle buyuruyor: “Allah, savaştan geri kalan ve haklarındaki hüküm ertelenen o üç kişinin de tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü onlar öylesine bunaldılar ki, dünya bütün genişliğine rağmen başlarına dar geldi. Vicdanları da kendilerini sıktıkça sıktı. Nihayet, Allah’ın hışmından, yine Allah’ın kapısından başka sığınacak hiçbir yer olmadığını anladılar da, bundan sonra, önceki iyi hallerine dönsünler diye, Allah onları tevbeye muvaffak kıldı. Çünkü Allah Tevvabdır, Rahimdir: Tevbeleri çok kabul eder, tevbe edenleri sever ve pek merhametlidir” (Tevbe, 9/118).
Kendilerine elli bin sene gibi gelen elli gün boyunca çok büyük bir imtihan geçiren, tevbelerinin kabulü için sürekli dua eden ve sadâkatlerini ispatladıklarından dolayı tevbeleri kabul edilen bu üç sahabiyi anlatan âyetten hemen sonra “Ey iman edenler! Allahın emirlerine karşı gelmekten sakının ve dürüst insanlarla, sadıklarla beraber olun” (Tevbe, 9/119) deniliyor.
Evet, yaşadığımız ortam, dost ve arkadaş çevremiz doğruluğu yaşamaya bizi zorluyorsa; bulunduğumuz vasat itibarıyla iyi olmaya zorlanıyorsak; bazen içimizden gelmeyerek de olsa, günah ve masiyet adına bir fasit dairenin içine düşmekten korunmuş oluruz. Öyle bir çevre sayesinde yolumuza kolay devam eder ve kolay yaşarız. Yoksa insan bir kere düşerse, bir kere daha… Ve sonra bir kere daha... Derken yüzüstü kapaklanır ve sürüm sürüm sürünerek bir hayat geçirir. İşte, bundan dolayı Kur’ân, “Sadıklarla beraber olun” (Tevbe, 9/119) diyor.
Tebuk Seferi’ne katılanlar sadıklardı. O sefere iştirak etmeyip sadıklardan ayrı düşenler de vardı. Kendilerine de cihad terettüp ettiği halde sefer çağrısına uymayan ve Medine’de kalanlardan üç tanesi hakikî mü’min, diğerleri ise bir sürü münafıktı. O üç tane hakikî mü’min, münafıklarla, yalancılarla beraber olmuştu. Bundan dolayı da elli günlük çok müthiş bir imtihana maruz kalmışlar ve sadâkatlerini isbat ettikten sonra tekrar sadıklar cemaatine dâhil olabilmişlerdi. Ve bir tebrik, bir tebcil olarak da Kur’ân onların bu sadâkatini az önce zikrettiğim âyetlerle destanlaştırmıştı.
Öyleyse, meseleyi sürekli önde götüren, her defasında ipi ilk göğüsleyen insanları kollamak ve onları örnek almak bizim için de bir imtihanı kazanma vesilesi olacaktır. Onların temsildeki tavır ve davranışlarını hüsn-ü misal kabul etmek ve onlarla beraber olmak, bizi, vazifeyi hakkıyla edâ etmeye götürecektir. Bazen onlarla kıyasladığımızda halimizden utansak da, kendi ayaklarımız üzerinde duramadığımız anlarda öyle insanlara tutunup onlarla beraber olursak, Kabe’yi tavaf edenlerin kimi zaman oradaki insan seliyle sürüklenip istese de tavafın dışına çıkamaması ve cebren tavafa devam etmesi gibi, inşaallah biz de topluluğun bereketiyle cebren de olsa yolumuza devam eder ve kulluk ipini göğüsleriz.
- tarihinde hazırlandı.