Tefrid Ufkundaki İnsanın Özellikleri
Erbabınca, "tefrîdü'l-işâreti ani'l-Hakk" remziyle seslendirilen bu pâye ve mansıb, Hakk'ın en câmi teveccühleriyle, bast ötesi bir inbisat, ilim üstü bir marifet, takdiri aşkın mehâbet ve mehâfetle zahir ve batın açısından tam maiyyete erme ve iç âlem itibarıyla "cem'" soluklayıp, halkın içinde Hak'la beraber olma, Hak'tan alıp halka ulaştırma ve insanlara Hakk'a vuslat kapılarını aralama makamıdır. Böyle bir pâye kahramanının temel hususiyetlerini veya onun iç kimliğini, insanlar içinde insanlardan bir insan olma; her işini rıza yörüngesinde götürme; dünyayı ukbâ ufuklu yaşama; vicdanında her zaman ilâhî maiyyeti zevk etme; duyduklarını, gördüklerini, hissettiklerini başkalarına duyurma, duyurup Hakk'a uyarma; O'ndan gayrı her şeye O'ndan ötürü alâka duyma.. ve her şeyi O'nun varlığının ziyasının bir gölgesi gibi... görme şeklinde hulâsa edebiliriz.
Birinci işaret ufkunda bulunanlar, gaye düşünüp, gaye soluklayıp, gaye rüyaları görürler. İkinci işaret zirvesinde seyredenler, "vücûd" nurlarıyla sübuhât-ı vechin şuââtına açık gönül yamaçlarında mazhariyet ve memerriyetlerini "tahdis-i nimet" nev'inden seslendirir ve şükürle oturur, şükürle kalkarlar. Hiçbir işaret mertebesine koyup değerlendirmeye cesaret edemediğimiz; ikincilerin tasavvurlar üstü ayrı bir derinliğini paylaşan o en şahikadakilere gelince, onları sadece vazifeleri ve vazife şuurları itibarıyla heceleyebiliyoruz. Onlar Hak'tan mesajlar alır, halka ulaştırırlar; halkı, Hakk'a vuslata çağırır, aradaki engelleri bertaraf etmeye çalışırlar; yaşamaya yaşatmak için katlanır, yaşatmanın söz konusu olmadığı bir yerde hayatı yaşanmaz bir ızdırap gibi duyarlar. İşte bunlar, halis mürşidler ve mübelliğlerdir ki, bunların ilk safını enbiyâ ve mürselîn hazerâtı, ikinci safını da onların has vârisleri teşkil eder.
- tarihinde hazırlandı.