Orta yol
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem), ümmetinin tek çizgi üzerinde birleşememesi hususunda ciddî endişeleri vardı.[1] Hatta birleşseler bile, onu korumakta zorlanacakları ve arkasından ihtilaflara, iftiraklara düşecekleri korkusu içindeydi.[2] Bu sebeple O, hemen her mevzuda ümmetinin hepsinin uygulayabileceği ölçüde emirlerini vaz’ediyor ve tabiî kendisi de şahsî hayatında onu en zirvede yaşamaya çalışıyordu. Meselâ, “el‑İtkan”[3] ve “Menâhilü’l‑irfan”[4] kitaplarında gördüğümüz kadarıyla Allah Resûlü, Kur’ân‑ı Kerim’in kıraatı adına, Cenâb‑ı Hakk’a dua dua yalvarıyor ve “Allahım, ümmetim Kur’ân’ı tek harf üzerinde okuyamayabilir, ziyade et.” diye yalvarıyordu. Ve sonunda “seb’at‑i ahruf” yani “yedi kıraat” esası kendisine talim buyuruluyordu.[5]
Yine misvak için, “Eğer ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim, her namaz öncesinde, misvaklanmalarını emrederdim.”[6], teravih için de aynı düşüncenin ürünü olan beyanlarıyla “Üzerinize farz kılınır korkusuyla namaza çıkmadım.”[7] buyuruyordu. Hazreti Âişe Validemiz’in beyanlarıyla O, “İki şey arasında muhayyer bırakıldığında, ümmeti için kolay olanı seçerdi.”
Evet, Efendimiz’in bütün davranışlarını, Hazreti Âişe’nin ifade buyurduğu bu espri içinde ele alıp değerlendirmek mümkündür. Misalleri daha da çoğaltabiliriz. Ancak bu üç misal bile, Allah Resûlü’nün arz etmeye çalıştığımız vasfı adına bir fikir vermiştir zannediyorum.
[2] Bkz.: Müslim, fiten 20; Tirmizî, fiten 14; Nesâî, kıyâmü’l-leyl 16.
[3] es-Suyûtî, el-İtkân 1/105, 130.
[4] ez-Zürkânî, Menâhilü’l-irfân 1/100.
[5] Müslim, salâtü’l-müsâfirîn 273; Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 5/127, 128.
[6] Buhârî, cuma 8; Müslim, taharet 42.
[7] Buhârî, salâtü’t-terâvîh 1; Müslim, salâtü’l-müsâfirîn 177.
- tarihinde hazırlandı.