Rüzgar gülleri...

Adem Yavuz Arslan geçen gün programda güzel bir şey söyledi, "karakter suikastı" dedi.

Tarifi şu; sizin tezlerinize karşı çıkamayanlar, aksini ispatlayamayanlar, toplumdaki etkisini azaltmak isteyenler size bir kulp takarlar, karakter suikastı budur.

Belgelerinizi yalanlayamayanlar, isminizin önüne bir sıfat koyar, sizi kategorize eder, yazdıklarınızı gözden kaçırırlar. "Yandaş gazeteci", "Cemaat yazarı" gibi...

Çok planlı programlı, bir psikolojik harekât. Aynı adlı kitabı da var.

Dershanelerin kapatılması tartışması çıktığından beri, buna itiraz ettiğimiz için medya grubumuza ağır bir saldırı ile karşı karşıyayız. Bu siyasetin bekçileri akıl almaz yöntemlerle grubumuzu yıpratmaya, savunduğumuz tezleri "Cemaat gazetesi" gibi sıfatlarla yaftalayıp sulandırmaya, bir kalıba sokmaya çalışıyorlar.

Madde madde karşı taraf...

Dershane meselesi patlayınca (ki medyanın bir kabahati yok, taslağı hükümet getirdi) toplumun geniş kesiminden güçlü bir itiraz yükseldi.

Bazı medya grupları, ilk bocalamanın ardından "Gazetecilik, muktedirlerin kamuoyu oluşturma aracıdır" tezini doğrularcasına harekete geçti. İçlerinde eski vekiller olduğu gibi, önümüzdeki seçimde sadakatleri taçlandırılacaklar da var.

Şimdi bu yapıyı biraz açalım:

İktidarın görüşlerine kesinlikle itiraz etmiyorlar. Her görüşü doğru kabul edip manşete çekiyorlar. İki görüş arasında tenakuz olması bile fark etmiyor.

Siyaset, doğası gereği zikzak çizebilir ama gazetecilik yalpalama kabul etmez, bunu hiç hesaba katmıyorlar.

Ankara'nın ortaya koyduğu her düşüncenin kamuoyunu oluşturuyorlar. "Dershane borcunu ödeyemedi, canına kıydı" haberleri patlıyor, "İki taksit ödeyemeyince icralık oldu" başlıkları büyük puntolarla veriliyor.

Farklı düşünen yazarların yazıları gazeteye girmiyor. Öte taraftan, "Cemaat medyası" dedikleri gazetelerdeki "muhalif" isimlere sahip çıkılıyor, "Bu arkadaşları yazılarınızda isim vererek destekleyin, kendilerini yalnız hissetmesinler. İş garantisi verin."

Postmodern sansür

Haber kanallarının dili bile düzenleniyor. "Dershaneler kapatılıyor" lafları ayıklanıp "dönüşüm" kelimesi öne çıkarılıyor, zira hukuki açıdan ciddi sıkıntı var.

Belli kanallar, aday toplantılarını 4-5 saat süreyle reklamsız kesintisiz veriyor. Ama mesela "açıklamaları içe sinmediği için" parti sözcüsünün basın toplantısı neredeyse hiç görülmüyor.

Yine belli kanallara konuk listeleri gidiyor, "bunları yayına çıkarın, bunları çıkarmayın" diye.

Yeterince donanımlı olmayan TV yorumcuları ve yazarlar "bilgi notları" ile aydınlatılıyor.

Masa başında "sivil demokrasi platformları" kurulup gazetelere "bol logolu" ilanlar veriliyor. Bakıyorsunuz dili çok tanıdık. Ertesi gün, bir köşe yazısında nasıl desteklendiğini ve alıntılar yapıldığını görünce yanılmadığınızı anlıyorsunuz.

* * *

Kusura bakmasınlar ama böyle...

En çok rüzgâr güllerine şaşırıyorum. Her mevsimde oradan oraya savrulan ve bugün "zamanın ruhu"na evrilen "gazetecilere..."

Geceleri rahat uyuyorum ama biliyorum ki onlar yataklarında dört dönüyor!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.