Fethullah Gülen niçin Amerika'da?
Bu soruyu soruyorlar ya...
Ben de bu tip sorulara "Neden olmasın" diye cevap veriyorum. Evet, neden olmasın? Sizce bir mahsuru mu var?
Bundan başka bir sürü sebep de söylenebilir:Tedavi için, hizmet için, hicret için...
Ayrıca... İnsanların seyahat hürriyeti var. İstediği yerde yaşar.
Ama onlar şu cevabı istiyorlar:
"Amerika'da yaşıyor çünkü CIA'nin adamı."
Ya da...
"ABD'de yaşıyor çünkü Amerika'nın koruma ve kollaması altında..."
Güldürmeyin adamı... Bütün Türkiye Amerika'nın koruma ve kollaması altında değil mi, bundan gocunmuyorsunuz da Hocaefendi'nin ABD'de yaşamasından mı gocunuyorsunuz?
NATO ülkesi değil miyiz? NATO demek Amerika demek değil mi? Amerika stratejik ortak değil mi?
-İşleri becerisizlik ve vizyonsuzluk yüzünden sarpa sardırınca kendinizi Amerika'ya anlatmaya gitmiyor musunuz, lobi şirketlerine milyonlarca dolar yatırmıyor musunuz?
Aslında bu soruyu soranlara şöyle de denilebilir:
"Hocaefendi eğitim hizmetleri için orada..."
Delil isterlerse sevenlerinin ABD kıtasında tavsiyeleri ile açtığı yüzlerce eğitim yuvasını gösterebiliriz.
"Veya eve ekmek getirmek için orada" diyebiliriz.
2005 yılında bir NATO toplantısındaki muhabbet şöyleydi:
W. Bush: Oğlunuz nasıl çalışıyor mu?
-Çalışıyor.
W. Bush: Eve ekmek getiriyor mu?
-Getiriyor.
T. Blair: Amerika'da mı çalışıyor?
Evet.
T. Blair: Nerede?
W. Bush: Dünya bankasında çalışıyor oğlu. Zaten bizde de faizler o yüzden düştü. Son derece aklı başında yakışıklı oğlu var.
T. Blair: Babası gibi mi?
W. Bush: Evet tamamen. (Tercüme: Egemen Bağış)
Şimdi...
Neden Türkiye'ye gelmiyor, neden Amerika'da yaşıyor?
-Hocaefendi'ye ve sevenlerine karşı yürütülen linç, nefret, ötekileştirme, şeytanlaştırma, kriminalize etme kampanyası bizzat hükümet eliyle yapılıyor da onun için...
-2004 MGK belgelerine atılan imzaların ne anlama geldiğini bildiği için...
-İçeride başka dışarıda başka, yüze gülüp alttan alta tasfiye yapanların bu yaptıkları yapacaklarının teminatı olduğu için...
-Türkiye'yi kendisi için güvenli bulmadığı için...
Daha birçok şey söylenebilir. Mesela: "Keyfinin kahyası mısın, ister burada yaşar ister orda..."
Sevilay'ın "büyük" haberinin "küçük" ayrıntıları...
Rahmetli Turgut Özal'ın hiç unutulmayan sözlerindendir: "Onlar küçük Turgut ile uğraşsınlar..."
Rahmetli Erdal İnönü'ye söylemişti. Ama lafın önü, sonu, bir hikâyesi vardı:
Erdal İnönü, Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal için ''Hanedan'' demişti. Ahmet Özal da bu söze ''Erdal Bey Köşk'te büyüdü, hanedan o" cevabını vermişti. Özal da partisinin grup toplantısında "İnönü fizik profesörü, ona yakıştıramıyorum, bizim Ahmet ile uğraşıyor. Ahmet biraz ağır gelir, küçük Turgut var onunla uğraşsın'' dedi. İnönü de "Konunun uzmanları var onlara sormak lazım'' karşılığını verdi. Tartışma argo boyutuna sıçrayınca Turgut Özal torunu ve o zamanlar 2,5 yaşında olan Ahmet Özal'ın oğlu Kaan Turgut Özal'ı kastettiğini açıkladı.
Düşündüğü gibi değil
Şimdi...
Sevilay Yükselir, Hocaefendi'nin eski bazı videolarını televizyondan yayınladı. O videolardan birinde Hocaefendi bir arkadaşına sitem ediyor ve "Kendini sıfırlamazsa ona Necdet Bey demeyeceğim, Küçük Fethullah'ın babası diyeceğim" diyor.
Sevilay Yükselir, bu sözün argo çağrışımı üzerinden yorum yapmaya kalkıştı.
Oysa durum hiç de düşündüğü gibi değildi! Hocaefendi bir arkadaşı ile konuşuyordu, siyasilerle değil.
Peygamberimizin eşi Hz. Aişe bazen eşine sitem ederken "Muhammed'in Rabbine yemin olsun ki" yerine "İbrahim'in Rabbine yemin olsun ki" dermiş.
Bir kere Hocaefendi argo çağrışımlara yol açacak bir üslup hiçbir zaman kullanmaz. O videoda söylediği sözün bile Peygamberimizin hayatından bir arka planı var.
Teşbihte hata olmasın, Hocaefendi "Eğer kendini sıfırlamazsa ona Necdet Hoca demeyeceğim, Küçük Fethullah'ın babası diyeceğim" derken, bahsettiği Necdet Bey'in oğlu olan Fethullah'tan bahsediyor ve tıpkı Hz. Aişe'nin yaptığı gibi bir sitemi bu şekilde çok nazikçe ifade ediyor.
Aslında bu mana o argo çağrışımlara yol açmayacak kadar da net iken böyle yorumlamak pek iyi niyetli bir yaklaşım değil.
Etyen Mahçupyan, Hocaefendi'yi anlamak için onun konuşmalarında kullandığı kavramların anlamlarını, nereden geldiğini ve İslami arka planının bilinmesi gerektiğini söylerdi.
Bunlarla bir yere varılmaz
Aynı programda gösterilen bir başka videoda Hocaefendi yapılan işlerde ihlas, samimiyet, Allah rızasını gözetme üzerinde duruyor.
Konuyu örneklendirmek için "Eğer, Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethederken Allah rızasını gözetmek yerine bu işi "Bana Fatih desinler", "İstanbul'u fetheden sultan desinler", "Çağ açma çağ kapama" gibi saiklerle yaptıysa bu onu kurtarmaz" diyor.
Mesele bu... Ama bu durum havuz medyası tarafından "Gülen, Fatih'e bile dil uzattı" anlamında yorumlara ve manşetlere konu oldu: Fatih'in ihlasını bile sorgulamıştı" ve bu da "Ecdadımıza dil uzatmak" anlamına geliyordu.
Sevilay'ın üzerinde durduğu bir başka detay daha vardı ki, izlerken bana "Bunu nasıl söyler" dedirtti.
Söz konusu görüntüleri yakılmadan önce kurtaran Sevilay bunların arasında adamın bokser'ının yırtılmış etiketinin de olduğunu söylüyordu.
Olsun Sevilay bu, o kasetlerin sahibinin giydiği iç çamaşırının markasından başka neyi ispat eder, canısı...
Böyle olmaz, bunlarla bir yere varılmaz, hukuka ciddi delil lazım... Ama galiba o da sizde yok, okurlarınıza, izleyicilerinize bunlarla idare edin diyorsunuz...
- tarihinde hazırlandı.