Paşa gönül kriterleri

Anlaşılan o ki, Sayın Başbakan, ‘en özgür basın bizde’ iddiasında ısrarlı ve samimi. Fransa yürüyüşü sonrasında gittiği Almanya’da da benzer şeyler söylemiş. Davutoğlu Berlin temaslarında “Türkiye, basın özgürlüğü olan bir ülkedir.” diye konuşmuş. Gelin görün ki, Körber Vakfı’nın düzenlediği organizasyonda Başbakanlık yetkilileri Zaman Gazetesi’ne engel olmaya çalışmışlar. Vakıf yetkilileri ‘böyle saçmalık olmaz’ diyerek engel olmuş bu uygulamaya. Almanya’yı da Türkiye gibi ‘özgür’ zannettikleri için akreditasyon denemesi yapmış ilgililer.

Durumun enteresanlığına bakar mısınız; kapıda basına ayrımcılık ve engellemenin yapıldığı toplantıda Başbakan içeride basın özgürlüğünden bahsedebiliyor! Yeni Türkiye’nin güzelliklerinden bir tane daha…

Hak ve özgürlükler açısından o kadar süper ve ileri düzeyde bir ülkeyiz ki, yılların gazetecilerinin meslekî kartlarıyla ilgili kararı, atanmış birileri engelleyebiliyor. Nasıl olsa ‘Paşa gönül kriterleri’ geçerli.

Sabah Gazetesi geçtiğimiz gün ABD büyükelçisi John Bass ile röportaj yaptı. Her paragrafın arasına ‘paralel’li bir başka haber linki konularak yayımlanan (Ortaya karışık bir seçmece yaparsak: paralelden kriz tellallığı, paralelden ecdada saygısızlık, paralelci muhabire kapak vs. vs...) röportaj iki gün devam etti. Bir dolu başka mevzularla sarmalanan mülakatın ana menüsünün ‘paralel’ olduğu her halinden sırıtan röportaj, gazetede ‘tıraşlanarak’ yayınlanmasından olsa gerek Büyükelçilik bir gün sonra röportajın orijinal metnini kendi sitesinde yayınladı.

Bass’ın, kendisine yöneltilen amacı belli sorulara ustalıkla demokratik ve diplomatik cevaplar verdiği (gazetede yayımlanan) röportajdaki sorulardan biri ise şu: “Türkiye’deki medya ve ifade özgürlüğü tartışması için ne düşünüyorsunuz?” Aynı soru elçiliğin resmi sitesinde ise şöyle yer aldı: “Türkiye’de süregelen medya ve ifade özgürlüğü tartışması konusunda ve bu tartışmanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı ve sözleriyle bağlantı kurulması konusunda büyükelçi ne düşünüyor?”

Burası ilginç, büyükelçinin verdiği cevabın orijinal hali ile gazetede yayımlanan kısmı arasında hacim açısından misliyle bir farklılık söz konusu. Büyükelçi John Bass, bu soruya şöyle cevap veriyor: “Bence bu çok önemli bir tartışma ve bu tartışmanın, taraflardan birinin ya da diğerinin özgürce konuşurlarsa bunun birtakım sonuçları olacağından korkmadan sürdürebiliyor olmaları önemli. Biz ifade ve basın özgürlüğünün her sağlıklı, canlı ve demokratik toplumun yapı taşlarından biri olduğuna güçlü biçimde inanırız. ABD’de bir deyiş vardır, “En iyi dezenfektan güneştir” diye. Hareketlerinin sonuçlarına, vatandaşlarının bakış açıları ve fikirlerine aldırış etmeksizin eylemlerde bulunan bir hükümeti denetlemenin en iyi yöntemi de, medyanın haber araştırma, bulgularını açıklama ve halkı olan biten konusunda bilgilendirme özgürlüğüne bakmaktır. Bizim açımızdan toplumun çok farklı görüşlerdeki medya kaynaklarını içerebilmesi, hepsinin eşit muamele görmesi, hükümet yetkililerine, kurumlarına ve toplumda ne olduğuna dair bilgiye aynı erişim mesafesinde olması ve bu görüşleri okuyucularına aktarabilmesi, özgür fikirler pazarında okurlarını bilgilendirebilmesi çok önemli.”

Büyük kısmı kesilerek yayımlanan cevabın şu cümlesi “bir hükümeti denetlemenin en iyi yöntemi de” gazetede ne hikmetse “bir hükümeti tanımanın en iyi yöntemi” şeklinde yer almış.

Mülakat satır satır karşılaştırıldığında, daha ilginç ayıklamalar ve tercihler de söz konusu. Mülakata bakıldığında, evet, sayın Başbakan’ın haklı olduğunu söylemek mümkün!

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/mahmut-nedim-hazar/pasa-gonul-kriterleri_2271094.html

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.