Derin operasyon

Uzun bir zamandan beri iyimser bir hava içinde yürütülen 'İmralı görüşmeleri' bu saatten sonra yeni bir 'Habur süreci'ne dönüştürülmüştür. Üstelik pervasızca...

'İmralı Zabıtları' dendiğine bakmayın; yazılanlar devlet-Öcalan görüşmelerini anlatmıyor. Ancak kullanılan o başlık sanki hükümet ile PKK arasında yapılan görüşmeleri naklediyor gibi bir hava uyarıyor. Mevzuun aslı Öcalan'ı İmralı'da ziyaret eden BDP heyetine 'önderlik'in attığı nutuktur. Nutuk ama ne nutuk! Tahrik var, tehdit var, sabotaj var, provokasyon var. Anlaşılan o ki saatlerce BDP'li vekillere coşkun konuşmalar yapan Öcalan, esmiş yağmış gürlemiş. Bunların bir kısmını megalomanik bir söylem kabul etseniz bile bunların sızdırılması ve kamuoyuna nakledilmesi sürecin çok açık bir operasyon ile yüz yüze olduğunu ispat ediyor.

Şimdilerde Öcalan'ın ağzından Fethullah Gülen ve Bediüzzaman Said Nursî hakkında ağır ithamlar yapılıyor. O günkü andıç da bir operasyondu, bugünkü andıç da.

Neler diyor 'Sayın Öcalan'? Neler demiyor ki! AKP'yi 10 yıldır ayakta tutanın kendileri olduğunu, ta baştan beri söylediği gibi hakikat komisyonu kurulacağını, AKP'ye iktidar sunduklarını... İstikbale dair kehanetleri de var Apo'nun. Şu tehdit cümleleri kışkırtmak amacıyla sızdırılmamışsa ne maksatla ifşa edilmiştir: "Ne ev hapsi ne de af. Bunlara gerek kalmayacak. Hepimiz özgür olacağız. Başarılı olursam ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak."

Bu 'zabıtlar'ı ifşa edenler bir de saatli bomba bırakıyor siyasetin kucağına: Güya Öcalan diyor ki: "Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Yalnız başkanlık ABD'deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi senato." Sırf bu cümle bile kamuoyuna şöyle mesaj vermek için sarf ediliyor: "Biz başkanlık sisteminde Tayyip Erdoğan'a destek vereceğiz; o da bize bazı şeyler verecek." Sürecin tam da bir bahar havası içinde yürütüldüğü bugünlerde böyle bir söylemin sabote etmek istediği hedef bellidir: AK Parti Hükümeti. Tıpkı Oslo görüşmelerinin sızdırılması gibi bu da bir rüzgârı tersine çevirme girişimidir.

'İmralı Zabıtları' diye kamuoyuna takdim edilen bu mütekebbir söylemden kim zarar görür? PKK ya da onun uzantısı BDP mi? Kesinlikle hayır. Örgüt, bu kibirli laflardan sonra itibar kazandığını düşünecektir kuşkusuz. CHP ya da MHP gibi siyasi arenada varlığını AK Parti karşıtlığına bağlayan partiler mi bu 'zabıtlar'dan zarar görecek? Hayır. Çünkü bu iki parti de öteden beri bu sürecin gizli bir pazarlık şeklinde yapıldığını iddia ederek iktidarı teröre karşı itham ediyor. Dolayısıyla bu zabıtlarda sarf edilen sözler muhalefetin ekmeğine yağ sürecek, 'ülke bölünüyor' söylemine güç kazandıracak...

AK Parti dışındaki bütün siyasi partiler bu işten kazançlı çıkacak. Bunu düşünen ve buna göre planlama yapan derin odaklar yeni bir Habur senaryosu yazmış. Hedef şaşırtmak için de klasik bir yola başvurarak Fethullah Gülen Hocaefendi'ye saldırmayı da ihmal etmemiş. Üstelik bir nevi şark kurnazlığına başvurarak MİT'i kendine kalkan yapmış, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı da sütre haline getirerek güya Sayın Fidan'ı koruyor gibi yaparak sağ gösterip sol vurmayı denemiş. Oradaki laflar 'Terörist Başı'nın fikirleriyse bunda şaşılacak bir durum yok; bir Stalin özentisinden sevgi de beklenmez, saygı da. Ancak orada yer alan bazı cümleler psikolojik operasyonun daha uzman bir heyet tarafından yapılabileceğine dair kuşku uyandırıyor. Belli ki "konuşma metni" uzman bir heyet tarafından edisyona tabi tutulmuş. Üstelik Öcalan'ın 'zabıtlar'da yer alan küstah beyanlarıyla Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan ve defalarca tekzip edilmiş bir haberin iftira dolu cümleleri örtüşüyor. Farklı mecralarda aynı lafların gevelenmesi ve her ikisinde de MİT'in arkasına saklanılması psikolojik harekât kuşkusunu artırıyor. Ya MİT içindeki derin PKK şu sıralar yoğun çalışıyor ya da PKK içindeki derin yapı bir yandan tahribat yapıp diğer yandan arkasında MİT izi bırakıyor.

Derin operasyon

Hocaefendi'ye ithamlar da 'Andıç' değil mi?

Her halükarda yeni bir andıç durumuyla karşı karşıyayız. Malum; 1998'de PKK liderlerinden Şemdin Sakık yakalanmış, soruşturma 'zabıtları'na yalan ifadeler eklenerek bazı gazeteciler suçlanmıştı. Şimdilerde Öcalan'ın ağzından Fethullah Gülen ve Bediüzzaman Said Nursî hakkında ağır ithamlar yapılıyor. O günkü andıç da bir operasyondu, bugünkü andıç da. Ne var ki derin yapılar tarafından unutulan bir gerçek var: Maskeli balo çoktan bitmiş, örtülü operasyonlar yatsıyı bulamadan suçüstü yakalanmıştır. Yine öyle olacaktır...

Kanaatim o ki, İmralı'da yapılan BDP görüşmesini sızdıranların aslî hedefi doğrudan doğruya hükümettir ve yürütülen süreçtir. Diğer unsurlar hedef şaşırtmak içindir. Siyasi bir yaylım ateşidir bu. Çünkü Öcalan'ın üç nüsha yazdığı mektupta 'zabıtlar'da yer alan hezeyandan eser yok. Belli ki kamuoyuna taslak diye arz edilen mektuplarda yer alan düşünceler bazı derin yapıları rahatsız ediyor. Kandil ve BDP'nin mektuplardan çok da hoşnut olmadığı konuşuluyor. PKK kurmaylarından gelen sinyaller de örgüt içinin bir hayli karışık olduğunu ancak iç infazlar nedeniyle PKK zirvesinin sesini çıkaramadığını doğruluyor...

Her halükarda yeni bir dönemin başladığını söylemek zorundayız. "İmralı görüşmeleri" diye adlandırılan sürecin akamete uğratılması için yoğun bir çalışma başlatıldığı aşikâr. Dün 'zabıtlar' vasıtasıyla başlayan hamlenin devamı gelebilir. Olabildiğince sabırlı, mantıklı, duyarlı davranmak zorunda herkes. Hesaplanmış tepkilerimiz üzerine bina edilen operasyonlar bu süreci sabote etmeye yönelik hamlelerdir; o yüzden günlük siyasetin kısır çekişmelerini aşarak olaylara daha geniş bir perspektiften bakmaya mecburuz...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.