Gülen, Ecevit ve Sol
Ecevit'in, Fethullah Gülen ve cemaatine sıcak bakması, bazı çevrelerce oy avcılığı olarak sunulmak isteniyor.
Oysa bunun gerçekle hiç ilgili yoktur.
Ama, bir başka yazımda da dediğim gibi, bir siyasetçinin oy beklentisi içinde olması son derece doğaldır.
Burada önemli olan, bu beklentiye bakış açısı ve samimi olup olmamaktır.
Eğer bir siyasetçi, oyu birincil amaç ediniyor ve bunu sağlamak için inanmadığı şeyleri söylüyorsa, işte bu doğal değildir; iki yüzlülüktür.
Ecevit'in Gülen'e bakışında ise böyle bir şey yoktur. Ecevit, Gülen'i, laik demokratik cumhuriyetten yana tavır koyduğunu tespit ettiği için savunmaktadır; hiçbir şekilde Gülen ve cemaatinden oy beklememektedir. Ecevit, Türkiye'de oy avcılığı yapmayan tek siyasi liderdir.
Bakınız işte, Gülen'le ilgili görüşleri, klasik sol çevrelerde yanlış anlaşılmaktadır. Bu yanlış anlama, kısa vadede Ecevit'in mevcut oyunu bile riske sokabilir.
"Ecevit'e de Saygı Duyarım"
Nitekim Gülen de açıklamasında, Ecevit'in bu tavrını saygıyla karşılamaktadır:
"Bülent Bey, dün farklı bugün farklı konuşan bir insan değil. Türk milliyetçiliğine, Hacı Bektaş'tan, Yunus'tan gelen Müslümanlığa karşı sevgi taşıyan bir insan.
Basiretli Türk halkı, onun ne dediğinin farkında. Bir kısım farklı düşünenler var ama ben onların çok olduğunu sanmıyorum.
Benim ondan yararlanmak gibi bir mülahazam yok. Onun da benim istikametimdeki insanlardan takdir toplamak gibi niyeti olamaz. Bütün Türk büyüklerine saygı duydum, ona da duyarım."
Bu da bir kez daha teyit ediyor ki, Ecevit, kesinlikle oy avcılığı yapmamaktadır.
Şunu sorabilirsiniz: Ecevit, oy avcılığı yapmadığına göre, neden yanlış anlaşılmayı ve sair riskleri göze alıyor?
Bunun yanıtı şudur: Ecevit, solu, Türkiye gerçeklerine göre yeniden şekillendiriyor; "din"iyle "ulusal değerleri"yle barışık bir sol kültür oluşturuyor.
Onun içindir ki, her dindarı, mürteci: her milliyetçiyi de ırkçı görmüyor. Solun, samimi dindar ve milliyetçilerle de barışık olabileceğini göstermeye çalışıyor.
Türk Solu ve Yeni Söylem
Bazı kesimler, Türk solunun yeni söylemlerle ortaya çıkmasını istiyorlar.
Fakat aynı çevreler, sağcılaşan Tony Blair'in Hırisityan-sosyalistliğini görüyorlar ama; Ecevit'in, ağırlıklı olarak, DSP'nin koruyarak dile getirdiği, dinsel ve ulusal değerlerle barışık söylemlerini bir türlü algılayamıyorlar.
Tersine, Ecevit'in bu çerçevede yaptıklarını, dinsel açıdan tarikatçılığa taviz vermek ve ulusalcılık açısından da Mussolini'leşmek şeklinde takdim ederek, büyük bir suç ve günah işliyorlar.
Ecevit'in, 80 sonrası dönemde, elindeki hazır partiyi bırakıp, DSP'yi kurarak sıfırdan başlamayı tercih etmesinin en önemli sebebi, sola yeni bir biçim kazandırmaktır.
Bunu görmeyenler, Bülent Bey'in yanı sıra, Rahşan Ecevit'i de suçlamayı bir marifet sanıyorlar. Oysa Türk solunun yeniden şekillendirilmesinde, Rahşan Hanım'ın da çok büyük katkısı vardır.
Blair'i tanımak için harcadığımız çabaların, hiç olmazsa birazını, Ecevitler'i tanık için de gösterelim lütfen!
- tarihinde hazırlandı.