Sevabımın Tamamı Onların Olsun

Anne-baba hakkıyla ilgili yazılardan sonra çok sayıda soruya muhatap olduk. Okuyucularımızın büyük bölümü, değişik sebeplerle anne-babalarından uzak kaldıklarını, bu sebeple onlara yeteri kadar vakit ayıramadıklarını söylüyorlar.

Hakikaten günümüzde pek çok insan gerek memuriyeti gerek ticari işleri sebebiyle memleketinden uzakta yaşamak durumunda. İnsanlığa sevgi ve barış götürmek niyetiyle eğitim gönüllüleri olarak dünyanın dört bir tarafına yayılan binlerce fedakârı da düşünecek olursak bu sayı ciddi rakamlara ulaşıyor. Bu satırların yazarı da dâhil binlerce insan eğitim sisteminin yatılı temellere dayanıyor olmasından dolayı daha çocuk yaşta ailesinden ayrılmak zorunda kaldı. Ve ister istemez anne-baba hakkına tam olarak riayet etmek konusunda ciddi sıkıntılar yaşandı, hâlâ da yaşanıyor. Bize gelen sorular da bu sıkıntıları ifade ediyor.

Dinimizin temel kaideleri açısından meseleye bakacak olursak, anne-babanın hukukunu gözetme hususunda hiçbir mazeret geçerli değildir. Çünkü her evlat onlara karşı vazifelerini eksiksiz eda etmek mecburiyetindedir. Bu vazife, herkes kadar, hatta herkesten ziyade dine hizmet için yola çıkan insanları alâkadar eder. İster yaşadığımız asrın gerçekleri isterse vatana, millete ve dine hizmet gayesinden kaynaklanan bir kısım zaruretler, bazılarımızı ailemizden ve vatanımızdan uzak diyarlarda yaşama ile karşı karşıya bırakabilir. Fakat ne ile karşılaşırsak karşılaşalım, nerede yaşarsak yaşayalım, bunlar sıla-yı rahimi ve valideyni görüp gözetmeyi ihmal etmemize mazeret sayılamaz. "Hizmet adına koşuyorum, öyleyse, onların hukukunu gözetmesem de olur" düşüncesi kocaman bir aldanmadan ibarettir. Dahası, anne-babaya bir başka kardeşin ya da akrabanın bakıyor olması da diğer çocukları mesuliyetten kurtarmaz; onların hakları diğerleri üzerinde devam eder.

Vatana, millete ve insanlığa hizmet gayesiyle anne-babalarından ayrı kalan insanlar, yaptıkları işin güzelliğini onlara mutlaka anlatmalı ve içlerinin rahat etmesini sağlamalıdırlar. Her ayrılık kalplerde mutlaka bir burkuntu meydana getirir ama evlatlarının yanlış yolda olmadığına inanan anne-baba, her şeye rağmen yüreklerine taş basacak ve ebedi beraberlikleri düşünerek tevekkül edeceklerdir.

Biz bu kadarcık bir samimiyet ve hürmet ortaya koyunca, Anadolu'nun temiz insanları, ayyüzlü anne-babalarımızın hepsi, "Orada bekleyenleriniz var; gidin..." diyecek ve bize dualarıyla destek olacaklardır.

Her şeye rağmen bize gönül koyan, yaptığımız işleri onaylamayan hatta tavır alan anne babalar olursa onlara da asla saygısızlık etmemeli, kalplerin yumuşaması için Kalplerin Sahibine (cc) yalvarmalı ve inanmış bir evlada yakışan olgun tavrı ortaya koymalıyız. Zira Lokman Sûre-i celîlesinde Yüce Rabbimiz bize "Eğer annenle baban, bana inanmaman ve şirk koşman hususunda ısrar ederlerse onlara itaat etme. Ama onlara iyilikle muameleden de asla vazgeçme." buyurarak takınmamız gereken tavrı salık vermektedir.

Evlatlarının sırtlarına vurup onları hizmete salan anne-babalar, özellikle de sinelerinde kabarıp duran şefkatten dolayı hasret ve hicranı daha derinden duyan anneler, ne mübarek ve güzel insanlardır onlar. "Git oğlum, yürü kızım; iyi yoldasınız, doğrular arkasındasınız. Bugün uyuşturucu kullananlar var, cismaniyetinin altında kalıp ezilenler var, bir şeytanî çukura yuvarlanıp bir daha doğrulamayanlar var. Allah'a şükür ki, siz O'nun yolundasınız. Kim bilir, şu hizmetleriniz sayesinde ötede bize de el uzatır, bizi de kurtarırsınız." diyen şefkat kahramanları, ne yüce, ne bahtiyar kullardır onlar...

Bize düşen en önemli vazife de her gün, her an onlarla beraber olamasak da her duamızda mutlaka onları yâd etmektir. Çünkü Kur'an bize "Ey rahmeti sonsuz Rabbim, annem ve babam beni nasıl binbir zorlukla terbiye edip bugünlere getirdilerse sen de onlara rahmetinle muamele et." (Nisa, 17/23) diye dua etmeyi emrediyor. Dua ederken, işlediğimiz hasenatın tamamına onları da ortak etmek önemli bir evlatlık vazifesidir. "Ya Rabbi senin rızana uygun olarak işlediğim bütün güzelliklerin sevabını aynen anneme ve babama da yaz. Çünkü onlar beni yetiştirip bugünlere getirdiler. Eğer günahlarım olursa onlar benimdir. Anne ve babam bana bir gün bile günah işlemeyi tavsiye etmediler." duası inanan her evladın üzerine borçtur.

Kim bilir, belki de böyle bir duadan sonra Mevla-yı Müteâl der ki: "Senin valideynine karşı zaman zaman kusurların oldu; fakat din-i mübin uğrundaki civanmertliklerini de görüyorum; anne-babana karşı gönlünde beslediğin sevgi ve hürmeti biliyorum; dualarına hangi temiz duygularla onları kattığından da haberdârım. İşte, bu samimi hislerinden ve ciddi gayretlerinden dolayı bir gayeye bağlı yürüdüğün yoldaki bütün kusurlarını affediyorum."

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.