Gülen ve Barış İnşasına Yaptığı Küresel Katkı
Yakın zamanda yapılan çalışmalar, Gülen'in birçok farklı konudaki görüşlerini dile getirse de, Gülen'in barış inşasına karşı yaklaşımı en az incelenen konular arasında yer almaktadır.
Günümüz dünyasındaki savaş ve etnik/dinî çatışmalar gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bu düzeltilmesi gereken bir ihmaldir. Gülen'in çabaları, genel olarak eğitim üzerinde yoğunlaşmıştır. Gülen'in silahlı çatışmaları doğrudan durdurmadığı, ancak çabalarının genç insanlara bu tür çatışmalarda yer almalarını engelleyecek değerler kazandırdığı dile getirilebilir. Gülen, yeni neslin bilgelik, şefkat ve bilgi gibi özelliklerle donatılması gerektiğine inanmaktadır.
Eserleri ve teşvik ettiği eğitim kurumları vasıtasıyla Gülen "Altın Nesil" olarak adlandırdığı, böyle bir nesli oluşturma girişiminde bulunmuştur. Altın Neslin amacı, mükemmel bir toplum oluşturma yolunda, mükemmel bir nesle yine mükemmel bir eğitim sağlamaktır. Altın Nesil aynı zamanda, toplumun genç üyelerinin dini ve milli değerlere büyük bir saygı göstermesini gerekli kılmaktadır. Gülen, sürekli bir barışın ve huzurun yaşayan birer örneği olan barış yanlısı bireylerden oluşan bir neslin faaliyetleriyle sağlanabileceğini umut etmektedir. Bu nesil, insanlar arasında barışı sağlamak için diyalog ve karşılıklı anlayış köprüleri kuracaktır. Gülen için, Altın Nesil belirli bazı özelliklere sahiptir; bilgi, inanç, sevgi, idealizm, diğerkâmlık ve aksiyon bu özelliklerin başında gelmektedir. Gülen'e göre, eğitim barışı doğuracaktır. Günümüzde Türkiye'de, Orta Asya'da ve dünyanın diğer bölgelerinde Gülen hayranları tarafından kurulan eğitim kurumları, farklı dinlere inanan ve farklı etnik kökenlere sahip insanların eğitimine fazlasıyla katkıda bulunmaya devam etmektedir. Aslına bakılırsa, Gülen'in Altın Nesli daha şimdiden, eğitim çabalarıyla, Balkanlar, Kuzey Irak, Kuzey İrlanda ve Filipinler başta olmak üzere birçok çatışma ve savaş bölgesinde barışın inşasına katkıda bulunmuştur.
2004 yazında, Makedonya'nın başkenti Üsküp şehrine yaptığım bir ziyaret esnasında, Gülen hareketine destek veren bazı Türk işadamları tarafından kurulan bir okulu ziyaret etme şansım oldu. Bu vesileyle, bölgede iç savaş devam ederken, farklı etnik kökenlere sahip kimselerin çocuklarını bu okula gönderdiğini öğrendim. Aileleri savaşırken, çocuklar aynı okulun çatısı altında barış içinde yaşıyorlardı. Gülen'in barış inşası felsefesini kendi bağlamında ele almak amacıyla, ünlü Müslüman sosyolog İbni Haldun'un barış inşası anlayışından bahsetmek istiyorum. İbni Haldun'un felsefesinde, bireysel çaba ve fedakârlık esastır. İbn-i Haldun'a göre "Toplumda barışı sağlamak için, bireyin gruba uyum sağlamaya istekli olması gereklidir. Bu olmadan, barış ve sosyal gelişme sağlanamaz".
Barışa adanan ruhlar: "Altın nesil"
İbni Haldun, kent toplumunun gelişimini asabiyya terimiyle veya "grup dayanışmasıyla" değerlendirmektedir. Haldun, bu unsuru bir açıdan ırkçılık ve milliyetçilik çağrışımlarından soyutlamaktadır ki bu ikisi de zaten İslam'da yasaktır. Bu terimi, toplumun mensupları tarafından paylaşılan bir değer veya bir fikir etrafında oluşan dayanışmayı işaret etmek için İbni Haldun'dan ödünç almak istiyorum. Gülen'in "Altın Nesli" İbni Haldun'un toplumda barışın kurulması düşüncesine güzel bir örnektir. Gülen, kendi Altın Neslini "samimi bir şekilde kendilerinden ziyade başkalarını düşünen diğerkâm insanlar" olarak tanımlamaktadır. Gülen, "Kim bilir belki de çok yakın bir gelecekte, kendini yaşatma mefkûresine adamış bu hasbîler sayesinde, kalb-kafa bir kere daha sarmaş-dolaş olacak; vicdan-mantık birbirinin farklı derinlikleri hâline gelecek; fizik-metafizik kavgadan vazgeçerek kendi alanlarına çekilecek ve her şey kendi tabiatındaki güzellikleri kendi diliyle ifade etme fırsatını bulacak; teşriî emirlerle tekvini esasların iç içeliği bir kere daha yeniden keşfedilecek; insanlar birbirleriyle gereksiz yere kavga etmenin nedametini duyacak; çarşıda-pazarda, mektepte-yuvada bugüne kadar bir türlü tam gerçekleştirilemeyen huzur atmosferleri oluşturulacak ve huzur esintileri duyulacak; ırz çiğnenmeyecek, namus pâyimal olmayacak, gönüller sürekli hürmet ve saygı soluklayacak; kimse kimsenin malına, ırzına kem gözle bakmayacak; kaviler âdil davranacak, zayıflar-acizler insanca yaşama fırsatını bulacak; kimse zan ile tevkif edilmeyecek; kimsenin evi, işyeri saldırıya maruz kalmayacak; hiçbir masumun kanı akıtılmayacak ve hiçbir mazlum ağlatılmayacak ve herkes Allah'a karşı saygı duyup insanları sevecek. İşte o zamandır ki, cennetlerin koridoru konumunda olan bu dünya yaşanmasına doyulmaz bir Firdevs haline gelecektir." diye ifade etmektedir.
Bu keyfiyetlere sahip olan bir nesil olmadan, Gülen, İbni Haldun gibi, barışın mümkün olamayacağını ileri sürmektedir. Bu nedenden ötürü, Gülen mütemadiyen, inançlı ve diğerkâm bireylerin kendilerini barış ortamının oluşturulmasına adamalarının gerekliliğini dile getirmektedir. Gülen için, affetme barış inşası yolunda vazgeçilmez bir unsurdur. Zina suçunu işlemekle suçlanan bir kadın, İsa peygamberin huzuruna çıkarıldığında, "Bırakın, aranızdan günahsız olan ilk taşı atsın." demişti. Gülen, buradan yola çıkarak, "Bu ifadedeki derin manayı anlayanlar, kendileri taşlanmayı hak ederken diğerlerine taş atamaz." demektedir.
Gülen için, barış inşası için gerekli diğer bir öğe de sevgidir. Gülen, sevgiyi etkili bir silah olarak nitelendirmektedir ve şiddet dolu tüm hareketlere karşı sevgi silahını öne çıkarmaktadır: "İnsanların intikam ve düşmanlığa yenik düştüğü, yığınların boğuşma ve kavgaya sürüklendiği, hakkın, kuvvet karşısında susturulduğu ve kuvveti elinde bulunduranların, kendileri gibi düşünmeyenlere tiranlar gibi davrandığı, zalimlerin, gaddarların alkışlandığı, iltifat gördüğü, mazlumların, mağdurların itilip-kakıldığı, itilip-kakılırken de sarsık, ama ümitli bir bekleyiş içinde bulunduğu günümüzde her şeyden evvel ve her şeyden sonra bir kere daha "sevgi" diyoruz. Sevginin hayatımızın ritmini değiştireceğine muktedir olduğuna inanıyorum." Toplumu tehdit eden küresel ortak sorunlara karşı küresel çözüm ve adil, merhametli ve barışçıl bir düzen arayışı, yirmi birinci yüzyılda insanlığın önündeki bir imtihandır. Bu imtihanın üstesinden gelmek, Allah'ın tüm insanlığı kucaklama vizyonunu gerçekleştirmektir aynı zamanda. Böyle hareket etmek, Allah'ın merhametini bilmektir.
Prof. Dr. Zeki Sarıtoprak, Cleveland, Ohio'da John Carroll Üniversitesi'nde İslamî araştırmalar profesörüdür. Bu yazı profesör Sarıtoprak'ın 25-27 Ekim tarihleri arasında Londra'da düzenlenen "Değişen İslam Dünyası: Gülen Hareketi'nin Katkıları" başlıklı konferanstaki tebliğinden alınmıştır.
- tarihinde hazırlandı.