"Seviyor musun?" "Seviyorum" "Seviyormuş!" Öyleyse Vurun!

Futbolcu Hakan Şükür, bunca yılın sporcusu... Dolayısı ile gazetecileri çok iyi tanır. Böyle olduğu halde nasıl olup da gazetecilerin tuzağına düşüyor anlamıyorum. Hakan Şükür'e mikrofon uzatılıp "Fethullah Gülen'i seviyor musun" diye soruluyor. Sonrada Hakan'ın cevabı manşete çekiliyor: "Hakan Şükür: Fethullah Gülen'i seviyorum. "

Bu tür haberler haber kaynağına karşı kurulmuş tuzaklar nevindendir. Tıpkı yüzme bilmeyen İngiliz başbakan hikâyesinde olduğu gibi . Gazeteciler kendilerine verilen malzemeyi en iyi şekilde çarpıtabilen, onları haber kaynağının lehine ya da aleyhine kullanabilen yaratıklardır.

Bir türlü gazetecilerle arası iyi olmayan İngiliz başbakan gazeteciler ile arasını düzeltmek ve basında iyi haberlerle anılmak için su üzerinde yürümesini öğrenmiş. Bir gün basını Manş Denizi kıyısına toplamış ve Manş'ı yürüyerek geçmiş. Ertesi gün gazetelerin başlıkları şöyleymiş: Yüzme bilmeyen başbakan Manş'ı yürüyerek geçti ! Papa'nın hikâyesi de bunun bir benzeri: New York'a inen Papa'ya gazeteciler "New York genelevleri hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorunca Papa da hemen tuzağa düşmüş: "New York'ta genelev var mı?" Gazetelerin başlığını görebiliyorsunuz tabii ki: "Papa uçaktan iner inmez New York'ta genelev var mı diye sordu." Evet biraz komik. Ama gazetecilerin olayları nasıl çarpıtabildiği ya da nasıl her olayı kendi taraflarına yontabildiğini gösteren çok iyi bir örnek.

Şimdi... Hakan Şükür tecrübeli bir futbolcu. Şüphesiz Türk Futbol hayatının gördüğü en iyi futbolculardan birisi ve hâlâ bu özelliğini de koruyor. Öyle Aykut Işıklar'ın yazdığı gibi kendi rüzgârından bile düşüyor müşüyor değil. Aykut Işıklar'ı tenzih ederim ama bazı gazeteciler Hakan Şükür olayını siyasi platforma çekmeye çalışarak maçı hiç oynamadan masada beş sıfır kazanma peşinde.

Hakan Şükür olayını siyasi platforma çekmeye çalışma çabaları, Ersun Yanal'ın onu ideolojik kaygılarla milli takıma almamaya başlamasından sonra ortaya çıktı. Hakan Şükür'ün kötü bir futbolcu olduğu için milli takıma alınmaması söz konusu değil. Eğer öyleyse Ersun Yanal'dan önceki bütün milli takım hocaları yanlış yapmış, sadece Ersun Yenal doğru yapmış olur.

Peh... İşte böyle yapılan şeyler ancak kör ideolojik kaygılarla yapılan saçmalıklardır. Hakan Şükür Milli Takım'a alınmadığı yılı çok formda geçirdi. Eğer Milli Takım'da oynasaydı bugün Milli Takım'ın durumu daha iyi olurdu. Milli Takım'ı yönetenler olaya profesyonel açıdan değil ideolojik açıdan yaklaştıkları için futbolcu Hakan Şükürdeğil, Türk futbolu kaybetti. Tabii ki Ersun Yanal da kaybedenlerden... Bu konuya Fethullah Gülen'i karıştıranlar da Hakan Şükür değil çarpıtmacı gazetecilerin ta kendileridir.

Şöyle diyelim, Bir futbolcunun kişisel sorunları olabilir. İşte bu noktada hocalara büyük iş düşer. Onlar zaten bunun için hocadır, ötekiler oyuncu. Ersun Yanal'ın Hakan Şükür'ü dışlaması değil kazanması gerekirdi. Çünkü Hakan Şükür Fethullah Gülen'i sevdiğinden iyi futbolcu, sevmediklerinden dolayı da kötü futbolcu falan değil.

Futbol açısından ve teknik açıdan Hakan Şükür'e başarısız diyenler var mı? Yok. O'na Fethullah Hoca'yı sevdiğini deklare ettiği için düşmanlık besliyorlar. Oysa soruyu sorun da onlar, manşeti atan da yazıyı yazan da onlar.

"Seviyor musun?" "Seviyorum" "Seviyormuş!" "Öyleyse vurun!"

Hakan Şükür namuslu, kimseye zararı olmayan, bilakis memlekete millete faydalı işler dışında başka işler yaptığı hiçbir objektif zeminde tespit edilmemiş birisini sevdiğini söylediği için suçlanıyor. Yoksa kötü futbolcu olduğu için değil!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.