New York'ta Türkçe Şöleni
Türkçe Olimpiyatlarını bugüne kadar hep televizyon ekranlarından izledik. O coşkuya ekranlar başında iştirak etmeye çalıştık. Elbette bu güzelliğe Türkiye’de şahit olmak çok daha farklı hisler verir insana. Ama birde gurbet diyarında ve hele hele Amerika’da, yeni dünyada bu coşkuya şahit olmak bambaşka bir haz veriyor insana. Bütün dünyanın dilini konuştuğu bir ülkede kendi dilinizle bir şölene katılmak, o coşkuyu bütün canlılığıyla müşahade etmek, İstiklal marşınızla ayağa kalkıp salondaki muhteşem güzelliğe ortak olmak insanı adeta kanatlandırıp göklerde pervaz ettiriyor.
Uluslararası Türkçe Olimpiyatları heyecanı aylardır dünyanın dörtbir yanında devam ediyor. Bu coşkuya Amerika’da şahit olmak ve Amerika’lı çocukların her haliyle ve diliyle Türkçe performanslarına tanık olmak insanı ayrıca heyecanlandırıyor. New York Türk Kültür Merkezi, Amerika’nın doğu yakası elemelerini coşkulu bir şölenle noktaladı. Bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Türkçe olimpiyatına doğu yakasından New York, New Jersey, Boston, Connecticut, Pennsylvania’dan yaklaşık 200 kadar öğrenci yarıştı. Türkiye’nin farklı desenlerini üzerlerinde taşıyan Amerika’lı çocukları seyretmek gerçekten muhteşemdi.
Evet, bugün Amerika’nın doğu eyaletlerinden barış dilinin bülbülleri Türkçe Olimpiyatları için, yani Türkçe için, sevgi dili için bir araya geldi. Yediden yetmişe herkesin simasında o gururun emaresi, o sevgi dilinin muhabbeti, köklü dilimizin teraveti, hoşgörü ve diyalog dilimizin nezaketi, o ses bayrağımızın nezahetini görüyorsunuz. Afrikan-Amerikan, Amerikan, Boşnak, Ahıskalı, Türk, Arnavut, Rus, Pakistan, ve daha bir çok milleti dini ve dili bağrında yaşatan Amerika’nın rengarenk insan desenlerini görüyorsunuz bu kardeşlik sahnesinde. Sahnede neler yokki! Semazen grubundan, rengarenk halk oyunlarına, şiirlerden şarkılara, türkülere kısaca bugün salonda nabızlar Türkçe attı.
Türkçe Olimpiyatlarını bugüne kadar hep televizyon ekranlarından izledik. O coşkuya ekranlar başında iştirak etmeye çalıştık. Elbette bu güzelliğe Türkiye’de şahit olmak çok daha farklı hisler verir insana. Ama birde gurbet diyarında ve hele hele Amerika’da, yeni dünyada bu coşkuya şahit olmak bambaşka bir haz veriyor insana. Bütün dünyanın dilini konuştuğu bir ülkede kendi dilinizle bir şölene katılmak, o coşkuyu bütün canlılığıyla müşahade etmek, İstiklal marşınızla ayağa kalkıp salondaki muhteşem güzelliğe ortak olmak insanı adeta kanatlandırıp göklerde pervaz ettiriyor. Yüzlerce insanımız ve Amerika’lı dostumuz bir salonda aynı heyecanı yaşamak üzere aynı atmosferi paylaşıyor.
Türkiye’nin uluslararası arenada yıldızı sevgi dili Türkçe ile parlamaya başlayalı artık yıllar oldu. Amerika’da, Türkiye ve Türkçe adına ellerine aldıkları meşale ile yollara dökülen karasevdalıların, alın terlerinin semeresini gördük. Ciğeri Türkiye için yanan bağrı yanıkların sevdasıdır bu. Kalbi Türkiye.. Türkiye.. diye atan aşıkların destanıdır bu. Kendileri ülkeler aşırı, okyanusun bu yanında da olsa gönüllerinde Türkiye’yi yaşayan ve yaşatan Türkiye’nin asil ve asıl evlatlarının şanlı destanıdır bu. Amerika hayallerinden öte, hayallerinde başka sevdanın olmadığı, olamayacağı kahramanların şiarıdır bu tablo. Hasreti, gurbeti, hicranı sinelerinde yaşayıp tek davaları “insan” olan Türkiye’nin aşıklarının destanıdır bu. Paraya, makama, şöhrete yakalarını ve paçalarını kaptırmayan, büyük ruhlu ama küçük görünümlü insanların destanlara sığmayan dertleri ve sancılarıdır bu.
Dünyada dünya barışı ve huzuru adına kurulan dünya kadar kuruluşlar var. Bu kuruluşların en büyükleri de Amerika’da boy gösteriyor. Açlıkla, terörle, cehaletle, çevre kirliliği, insan hakları, nükleer santrallere karşı mücadele eden daha bir yığın kuruluşlar var. Bunların en önde gelenleri şüphesiz dünya barışı adına ortaya çıkan kurumlar. Dünya kadar insan dünya barışından bahisler açıyor, kitaplar yazıyor, konferanslar veriyor, kampanyalar yapıyor. Ancak ne varki bu gayretler bazen fazla medyatik olup, reklamdan öteye geçemiyor ve hedeften kopuyor. Menfi propagandaları, etnik çatışmaları, mezhep ayrılıklarını, kültür savaşlarını kökünden halletmenin tek yolu yetişen yeni nesli insanlık paydasında buluşturup şuurlandırmaktır. İşte yüzlerce farklı milletin yaşadığı Amerika’da “Türkçe Olimpiyatları” çocuklara bu ruhu aşılıyor. Dillerin kavgaya tutuştuğu, dinlerin savaştığı, kültürlerin gardını aldığı bir asırda, dolaylı yollardan savaşmaya hazır bu önemli unsurları birleştirme ve onların hepsini birer zenginlik olarak görüp dünya barışı adına atılan ne muhteşem adım bu olimpiyatlar...
- tarihinde hazırlandı.