Kürdistan'da Aşk ve İhanet

Abant Platformu'nun Erbil'de düzenlediği 'Barış ve Geleceği Birlikte Aramak' başlıklı konferansa katılan 100 kadar Türk ve Kürt akademisyen, araştırmacı, ve aydın iki gün boyunca süper modern bir toplantı salonunda ilişkiler nasıl düzeltilmeli, yeni ve daha barışçıl ortak lisan nasıl geliştirmeli diye tartışırken bulundukları coğrafyada olup bitenlerden oldukça uzak kaldılar.

Otelden konferans salonuna oradan lokantaya ardından tekrar otele şeklinde geçirilen zaman daha fazlasını araştırmak için zaten elverişli değildi. Konferansta "bölgeye Kuzey Irak mı Kürdistan mı demeli?", "en son Almanya olmak üzere Erbil'de toplam 20'ye yakın ülke konsolosluk açtı, Türkiye niye açmadı?" tartışmaları sürerken Iraklı Kürtleri aslında çok farklı sorunlar meşgul ediyordu.

ABD'nin yeni başkanı Barack Obama eğer vaat ettiği biçimde 2011'e kadar Irak'tan askerlerini çekerse Kürtlerin durumu ne olurdu? Bu can alıcı soru son günlerde Irak Kürt yönetimini fazlasıyla kurcalıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başbakanı Neçirvan Barzani'nin bir kaç gün önce Associated Press ajansına verdiği demeç bölgedeki hâkim ruh halini çarpıcı bir şekilde özetliyordu: "Biz Amerika'yı seviyoruz ama onların umurunda değil."

Bu serzenişin temelinde, son zamanlarda Kerkük ve petrol yasası ile ilgili görüş ayrılıkları nedeniyle Merkezî Bağdat Hükümeti ve Kürtler arasında artan gerginlikler karşısında ABD'nin geçmişte olduğu gibi artık Kürtlerden yana tavır almaması yatıyor. Eğer bu meseleler Amerika çekilmeden çözümlenmezse Kürtler ve Araplar arasında savaş çıkar uyarsında bulundu Barzani.

Gerginlikler, geçtiğimiz günlerde Kürdistan ve Kerkük hariç Irak'ta yapılan yerel seçimlerin galibi Başbakan Nuri Al Maliki'nin Kürtlerin üzerinde hak iddia ettiği bölgelere asker kaydırması ile birlikte yeni ve tehlikeli boyutlara ulaşmış bulunuyor. Kürtlerin Bağdat Hükümeti'nin onayını almadan yabancı petrol şirketler ile yaptığı anlaşmalar zaten sürtüşmelere neden olmuştu. İki yıldır Irak parlamentosunda bekleyen ulusal petrol yasası bu yüzden hâlâ çıkamıyor.

Ancak Bağdat ile yaşanan krizin odağında Irak'ın zengin petrol rezervlerinin yüzde 13'ünü barındıran Kerkük'ün nihai statüsü yatıyor.

Kürtlerin tüm ısrarlarına rağmen Kerkük'ün geleceğini belirleyecek referandum halen yapılamadı. Kürtler gücünü gittikçe pekiştiren merkezî hükümetin konuyu büsbütün rafa kaldırmasından endişe ediyor. Amerikalıların bu meseleler karşısında tavrı ise Kürtlerin endişelerini daha da arttırıyor; zira son günlerde Washington'daki hâkim hava Kürtlerin uzlaşmaz taraf olduğu yönünde. Yıl sonunda yapılması öngörülen genel seçimlerden önce böylesi çetrefil sorunları gündeme getirerek Maliki'nin elini zayıflatmak istemeyen Obama yönetimi, beri yandan ne Türkiye'yi ne de el uzattığı İran'ı kızdırmak istiyor. Zaten Pejak'ın geçtiğimiz günlerde ABD'nin terör listesine alınması Türkiye'den ziyade İran'a yönelik bir jest olarak algılanıyor burada. Bir üst düzey Irak Kürt yetkilisi duyulan öfkeyi, "Amerikalılar İran'a şirin görünmeye çalışadursunlar yakında nükleer bombaya sahip bir ülkeyle burun buruna gelecekler," diye özetliyor. Özetle, Kürtlerin ABD'nin İran'dan duyduğu rahatsızlıktan ve Şii ve Sünni Araplar arasındaki rekabetten nemalandıkları günler sona eriyormuş gibi görünüyor.

Tüm bunlar yaşanırken 14 Şubat günü bölge yeni bir olumsuz gelişmeye sahne oldu. Celal Talabani'nin Kürdistan Yurtseverler Birliği'ne bağlı beş üst düzey yetkili istifalarını sundu. Aralarında Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin başbakan yardımcısı Kosret Resul'un de bulunduğu grubun istifası zaten hassas dengelere dayalı olan yönetime büyük bir darbe indirdi. Abant Platformu toplanırken bölgenin cumhurbaşkanı Mesut Barzani Resul'u istifasını geri çekmesi için ikna etmeye çabalıyordu.

Bu gelişmeler karşısında Türkiye ne yapmalı? Ellerini ovuşturmak yerine Iraklı Kürtlere elini yeniden uzatmalı, yapıcı bir rol üstlenmelidir. Bu vesileyle hem Kürtler arasında Türkiye'ye duyulan güvensizliği bertaraf eder hem de bölgedeki etkinliğini ABD'yi de yanına çekerek pekiştirir. Barış ve geleceği birlikte aramanın yolu buradan geçiyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.