Peygamber Yolunun Haritası

Ekim ayı başında bir gün ara ile iki ayrı uluslararası konferansa katıldım. Bunlardan birincisi Hollanda'da "Gülen Hareketi'nin Haritası", ikincisi ise "Peygamber Yolu" adını taşımaktaydı. Hollanda'daki konferans The Dialogue Academy, İstanbul'daki ise Yeni Ümit ve Hira dergileri tarafından düzenlendi. Birincisi, Gülen Hareketi üzerinde çalışmalar yapmış, yaptıkları bu çalışmaları müstakil bir kitap olarak neşretmiş akademisyenlerin konuşmacı olduğu konferanstı. İkincisi ise Türkiye, Suriye, Fas ve Mısır'dan tebliğ verdikleri sahada uzman akademisyenler konuştu. Her ikisinde de yaptıkları çalışmaları ile Batı ve İslam dünyasında haklı bir şöhrete sahip konuşmacıların varlığı dikkat çekiyordu. Hollanda'da Paul Weller, Johan Leman, Martin van Bruinessen ile İstanbul'da yerlilerin yanı sıra Vehbe Zuhayli, Said Ramadan el-Buti, Mısır Müftüsü Şeyh Ali Cuma ve Ahmet Abbadi bunlardan bazılarıydı. Bedeni koşturmaca, zihni ve fikri takibin alabildiğine yoğun yaşandığı o günlerde fırsat bulup bir değerlendirme yazısı kaleme alamadım. Şu an okumakta olduğunuz yazı geç de olsa bu açığı kapatmak adına kaleme alınmıştır.

Hollanda konferansında, Avrupa'da ister dinî aidiyet, ister hiç de iyi olmayan ve sürekli şüphe ile yaklaşılan milli kimliğimize rağmen, Gülen Hareketi'ni anlamak isteyen ve anlamaya çalışan bir zihniyet gördüm. Önyargılardan uzak bu zihniyet, hareket aleyhindeki "aman ha uzak durun, içinizde yaşama hakkı vermeyin" türünden cümlelerle özetlenebilecek tezviratları ve gammazlamaları olduğu gibi kabullenmeyip, araştırmalarını gerektiğinde devlet imkânlarını da kullanarak bizzat kendileri yapıyor. Burada sözü kesip, ülkemizdeki zihniyetle bu zihniyeti karşılaştırmak, örneklerle zihniyet farklılığını ortaya koymak insanımıza ayrı perspektif kazandırabilir. Şahsen bu kadar vazıh, açık ve beyyin olan bir meselede sözü uzatmanın manasız olacağını düşünüyorum. Referandum öncesi başlayıp sonrasında hızlanan, HSYK seçimleri ve başörtüsü tartışmaları ile ayrı ve oldukça derin boyut kazanan tartışmalar, sözünü ettiğimiz konu özelinde nerede durduğumuzu göstermektedir.

Bir temenni; bu programın gerçekleşmesine vesile olanlar umarım sunulan tebliğleri, soru cevapları da ilave ederek en kısa zamanda müstakil bir kitap olarak kamuoyunun istifadesine sunarlar. Böylece nicelerinin emek ve gayretinin olduğu bu çalışma bir salonu dolduran dinleyicilerle sınırlı kalmaz. Burada soru-cevapların büyük önem taşıdığına inanıyorum. Neden? Bu sorunun cevabı, soruların mahiyetinde gizli. Birkaç tanesini aktarayım, haklı olup-olmadığıma siz karar verin: "Hareket ile Avrupa Türk kökenli diğer hareketler arasındaki bariz farklar nelerdir? Gülen'e göre İslam ile modernlik yan yana gelebilir mi? Gülen Atatürk modernizmine ne katmıştır? Batı dünyasında İslamafobia'nın ortadan kaldırılmasında hareketin katkısı olabilir mi? Hareketin Arap dünyasındaki yeri nedir? Hareketin idari yapısında hiyerarşi ve bu hiyerarşinin yatay mı-dikey ki konusundaki tesbitleriniz nelerdir?" Bu soruların cevaplarını uzman akademisyenlerin ağzından duymak, kaleminden okumak istemez misiniz?

Hollanda konferansını, değerlendirme konuşması yapan Paul Weller'in sözleri ile bağlayayım: "Gülen Hareketi başkaları ile olan ilişkilerini ne Müslüman olmaktan dolayı özür dileme ne de İslami kimliklerini ısrarla vurgulamak üzere kuruyorlar. Reaksiyoner kimlik anlayışına sahip değiller. Onlar bütün yürekleri ile bize kendilerini kritik etme imkânı veriyor. Bu toplantılar onun bir göstergesi. Eğer bunu yapmıyorsak hata onlarda değil, bizde."

Peygamber Yolu

Peygamber Yolu'na gelince; konferans çok farklı açılardan değerlendirmeye tabi tutulabilir. Konuşmacılar, dinleyiciler, organizatörler, konferansın konusu ve tebliğ metinleri, fizikî şartlar vs. Mesela dinleyiciler bağlamında seçkin ve etkili bir kitle söz konusuydu. İ. Kafi Dönmez'in deyimi ile organize heyetinin keskin bakışına delalet eden bir manzaraydı bu. İlahiyat fakültelerinde görevli 10'u aşkın dekan, 200'ü bulan çeşitli seviyelerdeki öğretim görevlisi, 250'den fazla müftü, vaiz, imam-hatip ve Doğu ile Güneydoğu bölgemizde imrar-ı hayat eden onlarca kanaat önderi dinleyiciler arasında yer alıyordu. Eğitim-öğretim ve pratik hayatın değişik alanlarında yolları sürekli kesişen bu üç ayrı kitlenin böylesi bir programda ortak paydamız Hz. Peygamber (sas) etrafında buluşması sanıyorum tarihimizde bir ilk. Buna, tebliğlerde Efendimiz'in hayatına farklı açılardan bakılıp getirilen açılımlar ve yorumların hayata intikalini ilave edecek olursak, konferansın orta ve uzak vadede ortaya koyacağı meyveleri tahmin etmek zor olmasa gerek.

Peygamber Yolunun Haritası

Bir başka açıdan, bana göre konferansın en verimli noktası Arap-İslam dünyasında haklı bir şöhrete sahip ulema ile bizim alimlerin kulislerde, akşam programlarında birbirleri ile tanışmaları, kaynaşmaları, fikir teatisinde bulunmalarıdır. Şu ana kadar kısmen kitapların cansız satırlarından tanınan insanlar, ete-kemiğe bürünmüş, düşünceleri, yorumları, vukufiyetleri, hissiyatları, heyecanları, hitabetleri ile bire bir tanınınca arada var olan ya da var zannedilen duvarların aşıldığını gözlemledim. Gözlemler sonucu, birdenbire yanılgılar veya takdirlerin ayaklarının yere daha sağlam bastığını hissettim, müşahhas delillerle müsbet ve menfi tepkileri temellendirme imkânına daha net kavuştum. Bir başka dille, karşılıklı bir alış-veriş bu. Bu alış-verişte önyargılar kırılıyor, ortak projeler üretiliyor ve bunların göle atılan taş misali halkalar halinde genişleyeceğini ve geleceğimizi şekillendireceğini görüyorsunuz.

Benim bu konferansta dikkatimi çeken en önemli unsurlardan biri, Hocaefendi'nin 'alim' profilinin özellikle Arap âleminden gelen bazı konuşmacılar tarafından nazara verilmesi oldu. Onların Hocaefendi'nin ayet ve hadislerle temellendirdiği genel düşüncelerini dile getirmesi ve peşi sıra yaptıkları yorumlar bu tesbitin delili sayılır.

Hasılı, gerek "Gülen Hareketi'nin Haritası" gerekse "Peygamber Yolu" konferanslarında cisimleri ile var ama isimleri ile ortada olmayan veya isimleri ile var olup cisimleri ile olmayan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Bu iki konferans bize Abbadi'nin deyimiyle "ülfet mezarlığına gömdüğümüz değerleri tefekkür suyuyla yeniden yeşertmenin" yollarını gösterdi. Onun için yazının başlığına bu manayı ifade için Peygamber Yolunun Haritası demeyi uygun buldum. Tebliğler yayınlansın, elinizde kalem altını çize çize okuyun, sizin de aynı kanaate sahip olacağınızdan hiç şüphem yok.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.