Çelik Makas
Melbourne'de çok kültürlülük ile ilgili başbakanlığa bağlı kurumun başında bulunan G. Lekakis'in ziyaretine gittiğimizde hediye ettiğimiz vazonun kapağını açıp her zamanki esprili hâliyle "Şimdi bunun içinden cin mi çıkacak?!." dedi.
Sonra Emre ve Orhan Beylere dönerek, "İşte cin bunlar! Ben bir sosyoloğum, bunlar bu çok kültürlü toplumu 50 sene ileri götürdüler; geliştiriyor ve değiştiriyorlar. Alıp buradan ta Türkiye'ye götürüyorlar; kendi toplumlarının insanlarını ve güzel kültürlerini tanıtıyor ve sevdiriyor; insanları kaynaştırıyorlar. Burada, Ramazan'da iftarlara davet ediyor. Kurban Bayramı'nda kesilen kurbanların etlerinden ikram ediyorlar. Aşure zamanı Hz. Nuh'un tatlısını takdim ediyorlar. Diğer Müslümanlara ve hatta diğer kültürlerden olan toplumlara çok güzel örnek oluyorlar. Ben bunları çok takdir ediyorum. Avustralya'da ayrımcılık yasaktır. Bu eyalette biz dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir kanun çıkarttık. Herhangi bir din veya kültürün giyim ve kuşam tarzına hakaret etmek suçtur, cezası altı aydan başlar. Yani bir Müslüman kadının baş örtüsüne hakaret edilemez!.." dedi.
Emre'nin dedesi Hüseyin Hüsnü Bey, Denizlili. Çok iyi terzi olduğu için Çelikmakas soyadını almış. Amcası merhum Faruk Çelikmakas'ı tanırdım. Gönüllü eğitim hizmetlerinin ilk mütevellilerindendir. Bu yüzden bizimle beraber 1971 furyasında hapse girdi. Mühendis ve mimar olan Ömer Bey fedakâr bir insandı. Allah rahmet eylesin...
Emre'nin babası Ali Fuat Bey, askerî pilot... Yüzbaşı rütbesinde ordudan ayrılmış. Ali Fuat Bey meşhur Denizli Lisesi'nde ortaokulu okumuş. Denizli Lisesi'nden, Einstein'ın alan teorisindeki yanlışını bulup ortaya koyan Boston'daki meşhur MIT Ünivesitesi'nden emekli Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz gibi öğrenciler yetişmiştir. Hatta İsmet Paşa'nın çocukları özel ders almalarına rağmen, imtihanlarda Denizli Lisesi öğrencileri kadar başarı gösteremeyince, Paşa'nın bu husus dikkatini çekmiş ve okulun matematik öğretmenini ödüllendirmiştir.
Ali Fuat Bey, pilotluktan ayrıldıktan sonra Menderes'in idam edilmesiyle iyice meselelere içerleyerek "Bu ülkede yaşanmaz!.." deyip Almanya'ya gitmiş. Orasını da soğuk bulduğundan Avustralya'ya geçmiştir. Sidney'de fahri konsolos ve İttihad ve Terakki'nin ileri gelenlerinden genelkurmay başkanlığı ve başbakan vekilliği de yapmış olan meşhur Enver Paşa'nın oğlu Ali Enver ile beraber bir grup oluşturmuşlardır.
Emre'nin annesi Kazan Tatarlarındandır. Komünizm gelince dedesini, ailesini alıp Çin'e gitmiştir. Annesi Feryal Hanım orada (Çin'de) doğmuş. Sonra Japonya ve Türkiye derken o da Avustralya'ya gelmiştir. Kader ağlarını örmüş, Japonya'da çok itibarlı, imkânlı insanların evlilik tekliflerini reddeden Feryal Hanım Ali Fuat Bey'le evlenmiştir. 1970'te Türkiye'ye gitmişler ve Emre İzmir'de doğmuştur.
Aile tekrar iki buçuk sene sonra Türkiye'den Avustralya'ya dönmüştür. Ali Fuat Bey emekli olduktan sonra Sidney'de, en uzun kabak diye gösterilen kabağın daha büyüğünü kendisi yetiştirmeye muvaffak olmuştur. Bitkilerle ilgili çalışmalar yapmış, bu yüzden de kendisine "Bitki doktoru" denilmiştir. Bitki tedavisinde hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geleceğine dair araştırmaları vardır...
Bu ailenin çocuğu Emre Bey, diyalog hizmetlerinde oldukça temayüz etmiş, pek çok Avustralyalının ülkemizi tanımasına vesile olmuştur. Bunların arasında, ülkenin itibarlı gazetelerinden The Age gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Paul Ramadge ve Monash Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rae Frances de var...
Gerçekten Lekakis'in dediği gibi bu çok kültürlü toplumda arkadaşlarımızın gayretleri, ülkemizi, insanlarımızı ve kültürümüzü tanıtma açısından diğer milletlere örnek olacak bir güzellik sergilemiştir. Karşılığında da başta Viktorya Eyaleti Valisi Prof. Dr. David de Kretser, vilayet konağını iftara açtığı gibi, emniyet genel müdürlüğünde de benzeri güzellikler yaşanmıştır...
- tarihinde hazırlandı.