Karalama kampanyasının iftiraları kitap oldu
Yolsuzluk soruşturmasının ardından Hizmet Hareketi’ne yönelik başlatılan karalama kampanyasına destek için yeni bir kitap piyasaya sürüldü. Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un kaleme aldığı kitap, resmi belgelerle ve adı geçen kişilerin bizzat ifadeleriyle yalanlanmış iftiralardan oluşuyor. Uzun’un, “Emniyet’te Cemaat mensubu yoktur.” diye yazdığı resmi yazı bile iftiralarını deşifre ediyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un ‘İn & Baykal Kaseti, Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar’ isimli kitabı, yalanlarla dolu çıktı. Yaklaşık altı yıl istihbarat başkanlığı yapan Uzun, kitabında Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu cinayetleri ile farklı zamanlarda dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ve hükümet mensuplarına yönelik suikast girişimlerini Hizmet Hareketi ile irtibatlandırmaya çalıştı. Ancak iddialarını hiçbir bilgi ve belgeye dayandırmadı. Üçüncü şahıslardan elde ettiği duyumları, düşüncelerini gerçekmiş gibi lanse etti. Uzun’un iddialarını hem resmi belgeler hem de basın yayın organlarında çıkan haberler yalanlıyor.
Uzun’un anlattıklarının, öteden beri Doğu Perinçek’in Aydınlık’ı, OdaTV ve 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra da iktidar yanlısı medya tarafından sürekli gündemde tutulan iddialar olması dikkat çekti. Üslup ve konu benzerlikleri de örtüştü. Sabri Uzun’un 2001’de yazdığı resmi yazı ise adeta kitaptaki yalanları deşifre eder nitelikte: “Emniyet teşkilatında Cemaat mensubu yoktur.”
İşte Uzun’un iddiaları ve gerçekler:
Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt için ‘Dedesinin mezarı İsrail’de, dedesi Yahudi’ şeklinde Hizmet Hareketi’nin yayın yaptığını ve kendisinin de üst makamlara rapor hazırladığını ileri sürdü. Bu iddiayı eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’un internete düşen ses kayıtları yalanlıyor. Kayıtlarda, “Yaşar Paşa’nın eli kolu bağlandı, ne yapabilir ki? Bir şeyler duyduk. Anne Yahudi baba Türk. O bir gerçek. Onu zaten yüz yüze de konuştular Şener ile Yaşar Paşa. İtiraz etmedi. Biz de İsrail’in buradaki askerî ataşesinden duyduk.” deniliyor. Bu bilgilerin internete düşmesinin ardından söz konusu haberler gazete ve televizyonlarda yer buluyor.
“Cemaat Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’na önemli bir imam yerleştirdi. Buna Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz bilmeden ricacı oldu.” iftirasını bizzat Odyakmaz net bir dille yalanladı.
Dönemin başbakanı Erdoğan’ın dinlenme ofisine yerleştirildiği iddia edilen böcekle ilgili iddialar da akıl almaz. Bu konuda çilingir Hasan Usta, kalfası ve ablası N. isimli şahısların kilit isimler olduğu ve bunların bilgisine başvurulmadığı ileri sürülüyor. Aslında burada Uzun kendi kendini ele veriyor. Edinilen bilgilere göre, Sabri Uzun döneminde gizli kamera ve böcek gibi konularda Hasan Usta ve kalfası kullanılıyordu. Uzun, dinleme cihazlarının Rusya üzerinden gümrüksüz getirildiğini belirtiyor. O dönemle ilgili araştırmalar ise İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na dinleme, kamera ve teknik cihazların ilk defa Uzun döneminde alındığına işaret ediyor.
Hrant Dink cinayetinin Ergenekon soruşturmasına dayanak yapıldığını söylüyor. Ali Fuat Yılmazer ve dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’i suçluyor. Ancak resmi belgeler bunu yalanlıyor. Akyürek, resmi yazıyla hem İstanbul Emniyeti’ni hem de İstihbarat Dairesi’ni Dink’e yönelik eylemler konusunda açık olarak uyarıyor. Uyarının geldiği tarihten bir gün sonra Yılmazer ve Uzun birlikte İran’a bir iş gezisi için gidiyor. Söz konusu tarihte de daire başkanlığına başkan yardımcısı Necmettin Emre, C Şube Müdürlüğü’ne Tamer Bülent Demirel vekalet ediyor. Demirel, ifadesinde belgenin kendisine arz edildiğini ve Yılmazer’e sunulmadığını kabul ediyor. Polis muhbiri Erhan Tuncel’in Emniyet’e kaydını yapan Sabri Uzun’un kendisi. Burada Uzun ‘Dink cinayetinden haberdar değildim’ derken kendisini kurtarmaya çalışıyor.
Dönemin CHP lideri Deniz Baykal’ı linç etmeye yönelik kaset skandalıyla Hizmet Hareketi’ni irtibatlandırmaya çalışan Uzun’u Baykal net bir dille yalanladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 28 Şubat 2014’te bir televizyon kanalında, Baykal’a yönelik kaset komplosunun Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapıldığını vurgulamıştı. Hatta Erdoğan’ın Baykal kasetini izlerken çekilmiş bir görüntüsünü gördüğünü söylemişti.
‘Emniyet’tr cemaat mensubu yoktur’
Sabri Uzun’un cevap vermesi gereken sorular ise şöyle: “Üç dönem istihbarat başkanlığı yapan Uzun, iddiaları için niye bugüne kadar bekledi? Görev yaptığı müdür, amir, komiser ve polisler paralel diye sürülürken hiç mi haberi olmadı? 2001’de ‘Emniyet teşkilatında cemaat mensubu yoktur’ diye resmi yazı yazan kendisi değil miydi? Birlikte 6 yıl çalıştığı başkan yardımcısından şube müdürüne, amirinden polisine kadar daire mensuplarının iddia ettiği gibi ‘paralel’ olduğunu anlayamadınız mı? O isimlerle birlikte gerçekleştirilen büyük operasyonları neden hanesine başarı olarak kaydetti. Başkanı olduğu dönemde ve sonrasında istihbarat personelinin başarılarından ve kalitesinden övgüyle söz ederken şimdi ne değişti ki çalışma arkadaşlarını vatan haini ilan etti? Akrabası mı? olduğu iddia edilen ve organize bir işe bulaştığı için kendi imzasıyla kayıttan çıkardığı H.C. isimli Emniyetçi’yi şimdi neden mağdur olarak gündeme getiriyor?”
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/gundem_karalama-kampanyasinin-iftiralari-kitap-oldu_2270138.html
- tarihinde hazırlandı.