Bir davanın psikolojik zemini hazırlanıyor, sahte deliller üretiliyor

Bir davanın psikolojik zemini hazırlanıyor, sahte deliller üretiliyor

17 Aralık tarihinden bu yana Fethullah Gülen’i hedef alan kara propagandanın aslında amacı ne? Her gün en az on yalan haberle ilgili hukuki süreç başlatan avukatı Nurullah Albayrak, sorularımızı cevapladı.

'28 Şubat sürecinin sanal düşmanı irtica iken yaşadığımız sürecin sanal düşmanı ‘paralel devlet’ olarak sunulmaktadır.” Bu sözler Fethullah Gülen Hocaefendi’nin avukatı Nurullah Albayrak’a ait. Peki 17 Aralık’tan bu yana Gülen’i hedef alan kara propaganda faaliyetinin amacı ne? Her gün en az on yalan haberle ilgili hukuki süreçleri başlatan Albayrak, ‘Yolsuzlukların üzeri örtülmek ve soruşturmalar engellenmek isteniyor’ diyor. Gülen’in Avukatı Albayrak,  “Her iki süreçte de muktedirlere angaje olmuş, istihbarat örgütüne iliştirilmiş (embedded) kişiler başrolü oynamaktadır. Yalan haberler, çarpıtmalar, üretilmiş istihbarat raporları, psikolojik harbin vazgeçilmez yöntemleri olarak kullanılmaktadır.” açıklamasını yapıyor.

-Fethullah Gülen’in 28 Şubat’ın sivil ayağı olduğu iddiasına ne diyorsunuz? 28 Şubatçılarla birlikte yargılanması isteniyor?

Bu iddia büyük bir aldatmaca ve dezenformasyon. Sayın Gülen, demokratik ilkelerin ve hukukun askıya alındığı, medya andıçları ile masum insanların linç edildiği bir dönem olan 28 Şubat sürecinin en büyük mağdurlarındandı. Gülen, o dönemin muktedirlerinin ve onlara yakın medyanın saldırılarına maruz kalmıştı. Sabah ve Star gazeteleri müvekkilim hakkında idam talebi ile dava açılmasını sevinç çığlıkları ile manşetten haber yapmışlardı. Medya andıçları ile başlayan bu süreçteki yargılama,  24 Haziran 2008 tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yerel mahkemenin beraat kararını onamasıyla son bulmuştur. Yaşananlar açık şekilde ortada iken 28 Şubat’ın mağduru olan müvekkilime  28 Şubat’ın sivil ayağı suçlamasında bulunmak en masum ifadeyle insafsızlıktır.

-1999’da Gülen’i hedef alan bir linç kampanyası başlamıştı. 17 Aralık’tan sonra da benzer kampanya sürüyor. Defalarca tekzip edilen ve tazminat cezalarına çarptırılan iddiaların yeniden gündeme getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Anayasa ve yasaların çizdiği meşru sınırlar içinde hareket etmeye razı olmayan, olağanüstü yetkiler isteyen iktidarlar, kendilerine sanal düşmanlar icat eder ve çeşitli psikolojik harp yöntemleri ile bu düşmanın varlığına halkı inandırmaya çalışarak, düşmanla mücadele örtüsü altında hukuk dışı uygulamalar yapar. Maalesef bu anlayışa sahip mevcut iktidar mensupları tarafından da sanal olarak oluşturulan düşmanın yok edilmesi adına hukuk dışı faaliyetler yürütülüyor. 28 Şubat sürecinin sanal düşmanı irtica iken yaşadığımız sürecin sanal düşmanı ‘paralel devlet’ olarak sunuluyor. Her iki süreçte de muktedirlere angaje olmuş, istihbarat örgütüne iliştirilmiş kişiler başrolü oynuyor. Yalan haberler, çarpıtmalar, üretilmiş istihbarat raporları, psikolojik harbin vazgeçilmez yöntemleri olarak kullanılıyor. Her gün 10’a yakın gazete ve bir o kadar televizyon tarafından aynı merkezden servis edildiği anlaşılan ve objektif haberciliğin hiçbir kriterini taşımayan kara propaganda bültenleri hukuk hiçe sayılarak yayımlanıyor. Bunların amacı, adli makamlar tarafından hukuka uygun olarak yürütülen soruşturmalar kapsamında ortaya çıkan yolsuzluk iddialarının üzerinin örtülmesi ve soruşturmaların engellenmesi olarak anlaşılmaktadır.

-Gülen’i hedef alan bu kara propaganda yayınlarının nihai amacı ne?

Amaç, Sayın Gülen ve Camia mensupları aleyhine açılmak istenen soruşturmaya hukuk dışı delil oluşturmaktır. Bu sürecin nihai hedefi yeni bir olağanüstü dava ile Camia’yı suç örgütü olarak ilan etmektir. Açılması hedeflenen bu davada da kara propaganda haberleri delil olarak kullanılmaya çalışılacaktır.

-Devleti ele geçirme, emniyet ve adliyede örgütlenme iddiaları neye dayandırılıyor?

Bu haberlerin kaynağını biz açıklamalarımızda “Ankara’nın Karanlık Dehlizleri” olarak tarif ettik. Tanımlamaya çalıştığımız bu odak, yalan haberleri üretip servis eden ve hukuka aykırı delilleri üreten legal görünümlü illegal bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Bir yandan yalan haberler ile hukuk dışı bir davanın psikolojik zemini hazırlanırken bir yandan da gerçekten hukuk dışı deliller üretilmeye çalışılıyor. TÜBİTAK Başkan Yardımcısı’nın hukuk devleti için imdat çığlığı niteliğindeki açıklaması delil üretme çabasının açık delili olarak kayıtlara geçmiştir.

-Gülen’e ‘ülkeye dön’ çağrısı yapılıyor. Dönmemesinde hukuki bir sorun var mı?

Sayın Gülen’in Türkiye’ye dönmesinin önünde hukuki hiçbir engel yok. Seyahat ve ikamet hürriyeti evrensel bir insan hakkıdır ve bir kişiyi yaşamayı tercih ettiği yer nedeniyle kınamak ya da itham etmek hukuki ve insani değerlerle bağdaşmaz. Ayrıca Sayın Gülen kendisini, milleti ve ülkesi için zorunlu bir ikamete tabi tuttuğunu ifade etmektedir. Statlarda ‘dön’ çağrısı yapanların ne kadar samimi olduğunu son 3 aylık süreçte görmüş olduk.

-Savcılar Gülen haberlerini alarak bir soruşturma başlatabilir mi? 99’daki gibi bir dava süreci bekliyor musunuz?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde savcıların hangi şartlar altında soruşturma başlatabileceği düzenlenmiştir. Buna göre, soyut gazete haberleri ile soruşturma başlatılması mümkün değildir. Yasal düzenlemeler göz ardı edilerek soruşturma başlatılırsa bu iddiaları destekleyen somut ve hukuka uygun deliller aranacaktır ki, kanaatimizce  böyle bir delil bulunması da mümkün değildir,

Biz şimdiye kadar tespit ettiğimiz tüm yalan haberler hakkında adli şikâyet /tekzip/ manevi tazminat davası gibi hukuki işlemler yaptık, neticede bu haberlerin yalan ve iftira olduğunun mahkeme kararı ile sabit olması için çalışıyoruz. Yalan haberler üzerine inşa edilecek bir soruşturma ya da kovuşturma hukuk devleti için utanç belgesinden öte bir şey olmayacaktır. Ancak her gün meydanlarda söylenen ‘inlerine girip çıkaracağız’ tarzı söylemler hukuka uygun olup olmadığına bakılmaksızın bir soruşturma başlatılacağını düşündürmektedir.

-Gülen bu kampanyaya karşı nasıl bir yol izleyecek?

Müvekkilimin bir kitabında dediği gibi, ‘Yalanlar gösterişli ve gürültülü, gerçekler ise sessizdir.’ Bu süreç,  geçicidir ve geçecektir. Bu süreçte mütecavizlere karşı yapılacak tek şey meşru olan hukuki haklarımızın sonuna kadar kullanılması olacaktır.

-17 Aralık’tan bu yana hangi hukuki işlemleri yaptınız, sayabildiniz mi?

Bu süreçte 279 suç duyurusunda bulunduk, 64 manevi tazminat davası açtık. Ayrıca 25 tekzip ve 23 açıklama yaptık.

-Nuh Mete Yüksel’in açtığı davada Gülen’e hangi suçlamalar yapıldı? Dava nasıl sonuçlandı?

Ankara DGM Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve olağanüstü bir dönemin eseri olan iddianamede Sayın Gülen’e “Devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğünü kurmak” suçlaması isnat edilmişti.  Yargılama neticesinde Gülen, Ankara Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanması suretiyle iddianamede dile getirilen tüm suçlamalardan beraat etmiştir. Şimdi ortada kesinleşmiş bu beraat kararı varken benzer suçlamalarla yeni bir dava açılması hukuken mümkün değildir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.