Misyonerlik Elden Gidiyor!

Türkiye tuhaf bir ülke. Yıllardır namazda gözü, ezanda kulağı olmayan bir kitleyle ezanın Türkçe okunamayacağını tartıştık.

Sonunda dayanamayıp, 'Size ne, ezan da bizim, namaz da.' demek zorunda kaldık.

Şimdilerde ömürlerini 'irtica' ile mücadeleye adamış kimselerin 'din elden gidiyor, misyonerler vatan evladının aklını çeliyor' vaveylasını dinliyoruz. Bu samimiyetsiz ve üzüm yemek dışında amaçlar güden kimselerin çabaları çok önemli değil. Fakat bir kısım Müslümanları da peşlerine takmaları üzücü.

Abdülhamit Han, Rus elçisine akıl danışır, söylediğinin tersini yaparmış. İslam'la barışıklığı bile tartışmalı kişilerin yaptığı 'Cihad'a bu kadar kolay aldanmamalıyız. Aksiyon Dergisi'ne (sayı 528) şaşkınlığını dile getiren Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Sözcüsü İsa Karataş, yıllarca misyonerlere kucak açan Aydınlık Grubu'nun yeni tavrını anlamlandıramıyor. Oysa bu duruş Doğu Perinçek ve arkadaşlarının her kritik dönemeçte farklı kimliklerle karşımıza çıktığını bilenler için şaşırtıcı değil. Bekri Mustafa'ya dünyanın ahvali sorulmuş: O da 'Beni mahalleye imam yaptılar, gerisini varın siz düşünün.' diye cevaplamış. Bazıları fareli köyün kavalcısı rolünü çok seviyor, ama bu seferki kimliği fazla sırıtıyor.

Şu ana kadar söylediklerimiz ve aşağıda söyleyeceklerimiz misyonerlik gerçeğini görmezden gelmemizi gerektirmiyor. İtirazımız olayın boyutuyla ilgili şişirmelere, bu abartılarla varılmak istenen sonuca ve mücadele metoduna.

Öncelikle imanın kıymeti antitezin varlığıyla doğru orantılı. Allah (cc) bile şeytana kıyamete kadar kendi tezlerini savunmak üzere izin vermiş. Yasakların, bireylerin merakını kışkırtmaktan başka işe yaramadığı tecrübelerle sabit. Hele kitle iletişim araçlarının geldiği noktada yasağı bir çözüm önerisi olarak sunmak hiç akıllıca değil. Geçen yüzyılın başında, hem ekonomik açıdan, hem de İslami duyarlılık ve eğitim düzeyi bakımından daha zayıftık. Fakat daha büyük bir misyoner kuşatmasını asgari zararla atlatmıştık. Bu milletin imanı çok fırtına savuşturdu, yine savuşturur.

İkincisi, Aksiyon'un resmi verilerle ispat ettiği gibi mevcut durum yansıtılanın yüzde biri bile değil. Tipik ölümü gösterip hastalığa razı etme oyunu. İki ucu pis değneği elimize tutuşturmaya çalışıyorlar. AB kapısındaki Türkiye, belirli dinlere yasak koysa müzakere süreci tıkanacak. Tahsis yapmadan gelecek yasaktan ise en büyük zararı İslam'ı anlatmaya çalışanlar görecek. Çeşitli kılıklarda hortlatılmaya çalışılan 163. maddeyi kendi elimizle başımıza saracağız. Perinçek de asli rolüne dönüp Müslümanları ispiyonlamaya devam edecek. Kısaca şeytan sağdan yanaşıyor!

Üçüncüsü, genç nesil misyonerlik kadar büyük başka tehlikelerle de karşı karşıya. Madde bağımlılığı almış başını gidiyor, içki ilkokula kadar indi, fuhuş ve cinsel istismar en emniyetli bilinen yerlere sirayet etmiş durumda. Sayı ve toplumsal yapıda açacağı yaranın büyüklüğü bakımından misyonerlik çapında bir risk. Pek çok sosyal tedbir yanında dini duyguların güçlendirilmesi çözüm olabilir. Ama bu vatan kurtaran kahramanlardan bu yönde proje teklifleri duymuyoruz.

Bir taşla çok kuş vurma heveslilerinin hedefleri arasında Fethullah Gülen de var. Hayatı, Kur'an'ı ve Rasulullah'ı (sas) sevdirmeye çalışmakla geçmiş bu insana iftira atanlara en güzel cevap, Gülen'in hayatı ve eserleri. Binlerce kaseti bulan vaazları, onlarca kitabı olmasaydı, sadece Medine'nin Gülü şiiri bile onun hakkında şahadet etmeye yeterdi. Kendi sesinden bu şiiri dinleyen hiçbir temiz gönül ve insaf sahibi vicdan, iftiralara beş para kıymet vermez. Bu göze başka hayal giremez hükmünü tasdik eder.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.