Dünyaya uzanan barış elleri
Dünyaya Açılan Türk Okulları serisinin ikinci kitabı 'Barış Elçileri', Ufuk Yayınları'ndan çıktı. İlk kitap Barış Köprüleri'nde olduğu gibi, bu kitapta da dünyanın dört bir yanında eğitim hizmeti veren Türk Okulları'nı ziyaret eden tanınmış simalar anlatıyor. Kitapta anlatılan coğrafya da Arnavutluk'tan Yemen'e, Azerbaycan'dan Tanzanya'ya uzanıyor.
İlki 2005 yılında yayımlanan 'Barış Köprüleri, Dünyaya Açılan Türk Okulları' adlı kitabın ikincisi "Barış Elçileri: Dünyaya Açılan Türk Okulları" (Ufuk Yayınları), Dr. Faruk Tuncer'in editörlüğünde raflardaki yerini aldı. Kitapta, M.Fethullah Gülen'in fikir mimarı olduğu, fedakâr ve gönüllü Anadolu insanının himmet ve gayretleriyle dünyanın dört bir yanında açılan Türk okullarını 23 isim anlatıyor.
Dr. Faruk Tuncer'in kaleme aldığı Editörün Notu, kitaptaki yazıların mahiyeti hakkında bilgilendirme niteliğinde. Tuncer, tarihi çeyrek asrı geçen Türk okullarının önce Türk cumhuriyetlerinde nasıl tüm dünyanın dikkatini çektiğini, sonrasında ise Baltık cumhuriyetlerinde ve Beyaz Rusya'da açılan okulların tüm dünyada nasıl boy verip serpildiğini aktarıyor. M. Fethullah Gülen Hocaefendi, bu okulları, kurulduğu günden bu yana 'sulh adacıkları', 'sevgi okulları' ve 'barış köprüleri' gibi ifadelerle tanımladı. Okullarda görev yapan öğretmenleri ise 'sevgi kahramanları', 'muhabbet fedaileri' ve 'ışık süvarileri' diye övdü. Hocaefendi, 'Gülen okulları' isimlendirmesini ise hep reddetti: "Binlerce insanın maddi manevi fedakârlıkları ile gerçekleşen bu tabloya sadece fikri ortaya atan, insanları teşvik eden kişiye izafesi halk nezdinde diğerlerinin emeklerine saygısızlık, Hak nezdinde ise şirktir." Fakat bu okullar pek çok yaftalamaya, karalamaya da maruz kaldı. Türkiye'den gidip okulların kapatılması için yabancı ülkelerin yetkilileriyle kulis yapanlar da vardı. Fakat yaşanan süreç gösterdi ki, Türk okulları her şeyden önce Türkiye'nin yurtdışına açılan gönüllü ve barış elçileriydi...
Kitap, Türkiye'nin her kesiminden aydın, münevver, akademisyen, şair ve yazarlarını bir araya getiriyor. Kitapta, bu ülkenin yetiştirdiği kıymetli iki ilahiyatçı Hayrettin Karaman ve Suat Yıldırım da var, sol gelenekten gelen Prof. Dr. Mete Tunçay da... Onların dışında Ahmet Turan Alkan, Bülent Arınç, Toktamış Ateş, Yavuz Bülent Bakiler, Attila Başaran, Ali Bayramoğlu, Mevlüt Güngör, Osman Horata, Ümit Kardaş, Ferhat Kentel, Orhan Kural, Ahmet Kurucan, Mithat Melen, İskender Pala, Bilal Sambur, Ayhan Tekineş, Nevzat Yalçıntaş, Hilmi Yavuz, Ergün Yıldırım ve H. Kâmil Yılmaz kitaba yazılarıyla katkıda bulunmuş.
Kitapta yer alan yazıların pek çoğu yeni kaleme alınmış. Sadece birkaçı bu kitap çerçevesinde yapılan gezi intibalarının yayımlandığı gazete makalelerinden oluşuyor. Türk okullarını ve onun nazarında her yıl düzenlenen Türkçe Olimpiyatları'nı anlatan derinlikli ve analitik birkaç makalenin dışındaki yazılar, genelde 'izlenim yazıları'. Yani, her bir yazar, ziyaret edip yerinde gördüğü, öğrenci ve hocaları ile yüz yüze geldiği, müfredatından mali kaynaklarına kadar pek çok konuda bilgi sahibi olduğu okulları anlatıyor. Kitapta yer alan yazıların bir başka özelliği ise ziyaret edilen ve izlenimleri aktarılan coğrafyanın çeşitliliği. Arnavutluk'tan Yemen'e, Ukrayna Kiev'den Cape Town'a, Prag'dan Budapeşte'ye, Casablanca'dan Sudan'ın başkenti Hartum'a, Tanzanya ve Zanzibar'dan Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye, Balkanlar'ın kalbi Saraybosna'dan Almanya'ya bir yelpaze çiziyor kitap...
Ahmet Turan Alkan imzalı 'Bakın Şu Emekli İmama, Neler de Yapıyor Öyle!' başlıklı ilk yazıdan kısaca söz edip gerisini meraklısına bırakalım. Alkan, yazısında Fethullah Gülen etrafında yürütülen 'hizmet' faaliyetlerinin neden dışarıdan kolay anlaşılmadığını, haritada yerini bile bilmedikleri bir ülkede çalışan genç öğretmenlerin duygularını, düne kadar bu hareketi ve Fethullah Gülen'i küçümseyenlerin, şimdilerde nasıl taarruza geçmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Kitapta, soyadı sırasına göre dizilen yazarlar arasında 'hizmet hareketi'ne genel bir bakışın yapıldığı son derece kuşatıcı bir yazının ilk sıraya denk gelmesi, Alkan'ın yazısına bir nevi 'mukaddime' hüviyeti kazandırmış.
- tarihinde hazırlandı.