Bir Başucu Kitabı
Kur'an, sonsuzun kelime ve harfler dünyasında parıldayan ışığıdır. O, aynı zamanda varlık âleminin his ve düşünce atlasında ötelerin sesi ve soluğudur. Kur'an bir ışık huzmesi şeklinde varlığın çehresine yağdığı güne kadar bütün kâinat, manasız bir kısım perişan evraktan oluşan dağılmış bir kitap gibiydi. Kur'an'ın bir güneş gibi doğmasıyla, o güne kadar ufukları karartan ne kadar bulut varsa dağılıp gitti; varlık bütün güzelliği ve endamıyla ortaya çıktı. Böyle olunca bütün kâinat, her bir paragrafı satır satır okunup zevk alınan muhteşem bir kitaba dönüştü.
Kur'an, indiği günden beri bütün olumsuzluklara, muhalif rüzgârlara, beklenmedik soğuğa, buza ve vakitsiz yağan karlara rağmen hep orijinini koruyup semavi kalabilmiş tek kitaptır. Bu sebeple temiz vicdanlar ve paslanmamış kalpler, her okuduklarında, onu bütün semaviliğiyle derinlemesine duyarlar.
Yüce Allah insanoğlunun iki cihandaki mutluluğunu Kur'an'ın kılavuzluğuna bağlamıştır. Onun rehberliğine başvurmadan kulluktaki hedefe ulaşmak mümkün olmadığı gibi, onun vesayetine sığınmayan yolcular da dökülüp yollarda kalır. Peşine takılanları şaşırtmadan, yanıltmadan maksada ulaştıran en son, en kâmil söz odur. Her zaman herkes tarafından kolaylıkla tilavet edildiği halde, söylenmesi imkânsız olan da yine odur.
Kur'an'ın hakiki manasını anlamak isteyenler evvela "mücessem Kur'an" olan Peygamber Efendimiz'in hayatına bakmalıdırlar. Zira O, gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin efendisidir. Kur'an da bütün kitapların sultanıdır. Öncekiler, O'nun gelip geçeceği yollara işaretler koymak ya da bayraklar dikmek için gelmişlerdir. Kur'an'ı en iyi şekilde anlamak ve idrak etmek için Söz Sultanı'nın hayatına ve beyanlarına başvurmak gerekir. Çünkü Kur'an'ı O'ndan daha iyi anlayan ve anlatan yoktur.
Peygamber Efendimiz'in etrafında halelenen sahabi topluluğu, Kur'an'ın bereketli atmosferinde yetişmiş müstesna ve seçilmiş bir cemaattir. Kur'an'a gönül veren, madde ve manalarını onun disiplinleriyle yoğurup adeta Kur'anlaşan bu insanlar dünyanın dört bir tarafına o semavi esintileri götürmüş ve insanoğlunu yeniden Allah'ın oturttuğu tahta oturtmuşlardır. Onların Kur'an'a getirdikleri yorumlar Efendimiz'in beyanlarından sonraki en kıymetli kaynaklardır.
Saadet asrından günümüze hemen her devirde inanan insanlar Kur'an'ın mesajını anlamak adına bitmek tükenmek bilmeyen gayretler göstermişlerdir. Yüz binlerce başyüce insan, Kur'an üzerine tefekkürde bulunmuşlar, onu yaşadıkları asrın idrakine söyletmek gayreti içinde olmuşlardır. Bazıları bunu, kendilerinden evvel söylenen her kıymetli sözü, yapılan her tefsiri derleyip bir rivayetler manzumesi oluşturarak yapmışlar, bazıları da bu söylenenlere kendi ruhlarının ilhamlarını ilave ederek yeni arayışlara girmişlerdir.
Kur'an etrafında yapılan çalışmalar, belirlenmiş ve sağlam disiplinlere bağlı kalarak farklı şekil ve metodlarda olmuştur. Umumiyetle Kur'an'ın tamamı tefsir edildiği gibi bazen belli konularla ilgili ayetler üzerine yoğunlaşılmış, bazen de ayetlerden seçkiler yapılarak onlar üzerinde ufuk turları yapılmıştır.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaeafendi'nin "Kur'an'dan İdrake Yansıyanlar" adını verdiği bu kitap da en son bahsettiğimiz türden bir tefsir çalışması. Hocaefendi bu kitapta Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinin ilham ettiği nükteleri, incelikleri ortaya koyuyor. Ayet-i kerimelere tefsir ilminin ölçü ve disiplinlerine aykırı olmaksızın yeni açılımlar ve orijinal yorumlar getiriyor. Bu kitap hemen her seviyede insanın anlayabileceği bir üslupla hazırlanmış; tefsir ilmine dair teknik tabirlerden olabildiğince kaçınılmış.
Eser, müminlerin hayatını faaliyet ve aksiyonla dolduracak yönlendirmeler ihtiva ediyor. Zira muhterem müellif kendi hayatında ilmi, ibadeti ve aksiyonu birleştirebilen ender şahsiyetlerden biri. Yüzlerce ayet-i kerimeye getirilen ve günümüz insanının ihtiyaç duyduğu bakış açısıyla geliştirilen yorumlardan oluşan bu değerli çalışma Kur'an ayında mutlaka okunması gereken bir başucu kitabı niteliğinde. Süleyman Sargın
- tarihinde hazırlandı.