Takıntı
İnsan çoğu zaman üzerinde durulmaması gereken, kâle alınmaması gereken şeylere takılıyor ve kaybediyor. Mesela, bir insan namaz, oruç, hac ve zekât ile yükseliyor, yükseliyor; fakat kendisini çileden çıkartan bir hâdise karşısında takılıyor ve bütün kinini, gayzını bir anda ortaya koyuyor. Hâlbuki o hâdise karşısında gayzını tutabilseydi, namaz, oruç, hac ve zekâtla elde ettiği yüksekliklerden daha yükseklere çıkabilirdi.
Evet, insan dişini sıkabilirse, kendindeki negatif enerjiyi pozitif yapabilirse, elde edeceği güçle füze sür’atinden daha aşkın bir hızla evc-i kemâle vâsıl olabilir. Aklı çok ileri bir diyalektiğe, cerbezeye sahip olan birisi, aklını arkadaşlarına galebe çalmak için değil de, hak ve hakikat adına kullanabilirse, kendisi için bir anlamda şerr-i cüz’î olan o aklını iradesiyle hayr-ı küllîye çevirmiş demektir.
İsterseniz, farz-ı muhal deyip bir misal vereyim sizlere: Allah “Seni hiçbir hâdise karşısında zaaf göstermeyecek şekilde yaratayım mı?” deseydi, ben Rabb’ime, “Rabb’im! Beni şu anda yarattığın gibi yarat” derdim. “Alabildiğine taşkınlıklarım olsun ama neticede sana, sadece sana râm olayım. Bana irade ver ki, o iradenin kemendi ile sana yükseleyim. Çünkü senin zaaftan uzak meleklerin var, ruhanî varlıkların var. Ama ben insan olmak istiyorum.”
Evet, insan olmanın gereği, içimde çok ciddî taşkınlıklar var, beni harab ediyor onlar. Ama ben bu harabiyet içinde iradenin gücüyle Allah’ın muradına varabiliyorsam, Cenâb-ı Hakk bu gücü bana vermişse, ben de bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirmeliyim. Çünkü olandan daha güzeli yoktur. Cenâb-ı Hakk, olanın en güzelini yaratmıştır. Öyleyse şöyle düşünmeli insan: Allah’ın bana verdiği her şeye razı olmanın yanında, bana düşen, bütün negatif yönlerimi, zaaflarımı, günahlarımı aşarak, yanlış tavırların esiri olmadan Cenâb-ı Hakk’a tam mânâsıyla râm olabilmemdir. Melek gibi değil de insan olarak yaratmak suretiyle Allah benimle farklı bir espri ortaya koymuştur ve böylece benimle farklı bir şey yapmayı murad buyurmaktadır. Yeter ki ben zaaflarımın, boşluklarımın zebunu olmayıp onları aşmasını bileyim.
- tarihinde hazırlandı.