Ayasofya’nın Yıkılma Tehlikesi ve Tamiri
Tam akide boğuşmalarının azgınlaştığı, Bizans’ın temelinden sarsıldığı, Ayasofya’nın da manâ ve muhtevâsıyle müntesiplerinin elinde sürüm sürüm hâle geldiği çok buhranlı bir dönemde, bu defa da statiğin vefâsızlığı en ürpertici şekilde kendini hissettirir. Ve âdetâ, Bizans’taki yıkılış çalkantılarına, Ayasofya’nın kubbe ve duvarları da bütünüyle iştirâk ediyormuş gibi, kubbe ve kubbe istinâtları arasında bir iftirâk, bir kaçış baş gösterir.
Konstantiniyye’nin İstanbul olma "sath-ı mâiline" girdiği bu esnada mâil-i inhidâm ulu mabede, hayırlı el mimâr Hayreddin’in dâhiyâne tedbîrleri imdâda koşar.. onu çevresinden payandalar ve mukadder bir çöküşten kurtarır ki, rivâyete nazaran Edirne’de hükümdarın karşısına çıkan koca mimâr: "Hünkârım! Ayasofya’nın minârelerinin ayaklarını hazırladım. Artık onu câmi yapmak da size kalıyor" der, pâdişahın rüyâlarını onunla paylaştığını gösterir. Böylece Ayasofya son bir kere daha ölüm çukuruna yuvarlanmayı Müslüman Türk’ün kolları arasında atlatır. Ve sağlam bir zemine oturur; ölümsüzlüğe erer.
- tarihinde hazırlandı.