Mücahedenin Esası
Böyle bir mücâhedenin en önemli esası da hiç şüphesiz cismanî ve nefsânî arzuları zabt u rabt altına alıp vicdan mekânizmasının manevra kabiliyetini artırmaktır. Kendi esasları içinde "seyr-i sülûk-i ruhanî" bu ehemmiyetli işin bilinen en selametli yoludur. Şimdilik bu hususların tahlilini tayyederek, nefsin ne can alıcı bir hasım olduğunu Hakim Busayri'nin: "Nefis insana, nice öldürücü lezzetleri şirin göstermiştir ki, kimse (onun) yağın içinde zehir (sunduğunu) bilememiştir." sözleriyle hatırlatıp, konuyu, Hüdâî'nin, seyr-i sülûke köprü sayılan bir manzumesiyle noktalayalım:
"Ey nefs yeter sehv ü zelel,
İnsafa gel, insafa gel!
Terk et gitsin tûl-i emel!
İnsafa gel, insafa gel!
Bu adet ü bid'at nedir?
Bu şöhret-i ziynet nedir?
Bu kuru kermiyet (1) nedir?
İnsafa gel, insafa gel!
Bir gün eser bâd-ı ecel,
Ten bağına verir halel,
İhlas ile eyle amel!
İnsafa gel, insafa gel
Etme Hüdâîyâ inâd!
Fermana eyle inkiyâd!
Gel eyle kıl Mevlâ'yı yâd!
İnsafa gel, insafa gel!"
[1] Hummalı ve hararetli çalışma
- tarihinde hazırlandı.