Mü'min Açısından Ramazan Ayı
Hele, gönüllerimizde ibadet ü taat coşkusu arttıkça, her şeyi daha farklı duyma ve yaşama kabiliyetimiz de âdeta köpürür ve bizi kendi ummanı içine çeker. Böyle anlarda, cismânî râbıtalarımız bütün bütün zayıflar, rûhlarımız gündelik alâkalardan kurtulur ve kendimizi, topyekün varlığı rasat edeceğimiz bir noktaya yükselmiş sanırız. Artık, ovaları-obaları, dağları-bayırları, içinde neş’et ettiğimiz evleri, ikliminde âhirete hazırlandığımız ibadethaneleri; hâsılı canlı-cansız her şeyi O’nun ellerinden akıp gelmiş güzellikler olarak kucaklar, sever, oksijen gibi ciğerlerimize çeker ve oh ederiz.
Her zaman bir ışık tufanı gibi doğan bu nurlu gün ve gecelerde, müminlerin oturuş-kalkış ve umûmi edâlarında büyüleyen bir iman, bir marifet, bir aşk ve bir ledünnîlik tüllenir.. iman, marifet ve aşkla beslenen rûhânî hazlar, bütün maddi zevklerin ve lezzetlerin önüne çıkar.. ve herkes kendi irfan eksenine göre bir mukaddes ufka doğru yol almaya başlar.. ve bu yolda, her gün katettiği merhalenin sonunda küçük bir vuslata ulaşır ve bu mübarek seferini âdeta taçlandırır. Ruhlarını, her gün böyle bir vuslat ve bütün bu vuslatların çağrıştırdığı büyük visâlin hülyâlarıyla besleyerek duygularına akan güzelliklerden, ibadetlerin bağrında tomurcuklaşan ümitlerden, bütün inanmış gözlerde ve gönüllerde çağlayan mânâlardan elde ettikleri hazlarla ledünnî bir sessizliğe gömülür, kendilerini ötedeki buluşmanın rüyalarına salar ve füsûnlu bir ırmak içinde yüzüyor gibi zaman üstülüğe açıldıklarını sanırlar.
- tarihinde hazırlandı.