Mutasavvıfîn Grubu
Mutasavvıfîne gelince bunlar, vahdet-i vücudu bir felsefe olarak benimsemişlerdir; ona inanır ve açıktan açığa onu müdafaa ederler. Bunlara göre vücud birdir. Aslında böyle bir mülâhaza temelde, Mustafa Sabri Bey'in de dediği gibi, "Vücud sıfatı Zât'ın aynıdır." düşüncesine dayanmaktadır. O da Vücud-u Mutlak olan Zât-ı Bârî'den ibarettir. Böyle bir felsefeye inananların bazılarına göre âlemde müşahede edilen kesret tamamen bir hayal ve serap; bazılarına göre ise birer taayyünattan ibarettir.
Bu itibarla da, hâl ehli sofîlerin vahdet-i vücud telâkkilerini bir duyma, bir zevk etme ve hâle mağlûp olmaya bağlasak da, mutasavıfînin nazarî ve felsefî vahdet-i vücud telâkkileri için aynı şeyleri düşünmek mümkün değildir. Muhakkıkîn Hallac'ı, İbn-i Fârıd'ı, Sühreverdî'yi, Celaleddin-i Devvânî'yi hatta bir mânâda Muhyiddin İbn-i Arabî ve Molla Câmî'yi bu kategoride mütalâa edegelmişlerdir. Bazıları, "A'yân-ı sâbite vücud râyihasını duymamıştır ve duymayacaktır da." diyen Bedreddin'i de aynı sınıf içinde mütalâa etmişlerse de, "Vâridât"ı göz önüne alınınca onun bu çerçevede mülâhazaya alınmasının doğru olmadığı anlaşılacaktır.
- tarihinde hazırlandı.