Âyân–ı Sâbite ve Harici Vücud Münasebeti
Ziyâ–zulmet, hayır–şer, saîd–şakî hemen hepsi bu âyân–ı sâbiteden akseden misâlî levhalarda bellidirler; ancak, ziyânın ziyâ, zulmetin zulmet, hayrın hayır, şerrin şer, saîdin saîd, şakînin de şakî kabul edilmesi hâricî vücud ve teklif altına giren varlıklarda onların bu teklif âlemindeki temâyüllerine bağlanmıştır. Ortaya çıkıp teklif altına girecekleri âna kadar onlar hakkında, Allâmü'l–Guyûb'dan başkasının şudur–budur diye hüküm vermesi doğru değildir. "Mustafeyne'l–Ahyâr"ın, Cenâb–ı Hakk'ın bildirmesiyle bilmeleri ise bu konuda bir istisna teşkil etmektedir.. ve bizi bağlayan kaidelerin, kuralların üstünde cereyan eden bir hâdisedir. Hz. Allâmü'l–Guyûb'un beyanları bazen âyân–ı sâbiteye, bazen de vücûd–u hâricîye taalluk ettiğinden, dikkatle bakmayanlar iki hâdiseyi birbirine karıştırabilirler. Kur'ân'ın şeytan hakkında mâkablinden kat'–ı nazar ederek: "Kâne mine'l–kâfirîn – O, kâfirlerdendi." fermanı, onun sâbit ayn'lar arasındaki durumu itibarıyla; sibâkıyla irtibatı içinde "İstekbera ve kâne mine'l–kâfirîn – Kibirlendi ve kâfirlerden oldu." (Bakara, 2/34) beyanı ise, teklif âlemindeki şekâvet sebeplerinin ortaya çıkmasına göredir.
- tarihinde hazırlandı.