Fakr İçinde Zenginlik
Fakr; varlığı kendinden olmayan her şeyden alâkayı kesip, doğrudan doğruya Hazret-i Ehad u Samed’e teveccühten ibarettir. Bu itibarladır ki; insan bütün fâniyat ve zâilâtı kalben terk edip, sıfat ve zât-ı İlâhî’de, fânî olduğu ölçüde fakra ulaşmış ve "Fakirlik iftihar vesilemdir" [1] fehvâsınca fahre ermiş sayılır. Bir kudsî sözde de ifade edildiği gibi, fakr, îman ve iz’ânın bir buudu haline gelince, bütün iradeler, bütün meşîetler ve bütün havl u kuvvetler silinir gider de, sadece ve sadece Allah kalır... Böyle birisinin dünyalar dolusu serveti de olsa, fânî ve zâil olması itibâriyle her şeyi vehm u hayal farz ederek, sadece O’nu görür, O’nu bilir, O’nu düşünür.. ve acz u fakr şuuruyla sadece ve sadece O’na güvenir, O’na dayanır ve O’ndan başka her şeye karşı âdetâ kapanır. Nâbî merhum ne hoş söyler:
"Eyleme fakra hakaretle nazar ey Nâbî,
Fakr, âyinesidir suret-i istiğnânın
Fakr ile alâkalı bir hoş söz de Hz. Mevlânâ söyler:
"Fakr, her şeyin özü, onun gayrısı ise sûret ve şekildir. Fakr bir şifa, başkası ise marazdır. Bütün âlem bir hevâ, bir çalım ve gurur, fakr ise varlığın sırrı ve özüdür."
- tarihinde hazırlandı.